Gülümse, kalbin sızlıyorsa da, hatta kırılmışsa da. Gökyüzü bulutlarla doluyken seni yakalar. Eğer korkuların ve üzüntülerin arasında gülmeyi başarırsan, yarın güneşin senin için doğduğunu görürsün. Yüzünü keyfinle aydınlat. Hüznün bütün çizgilerini sakla. Belki gözyaşı çok yakında. İşte tam da o zaman gülümsenin zamanı. Gülümse, ağlamak neye yarar. Sadece gülümse. O zaman hayatın hâlâ yaşanmaya değer olduğunu görürsün.. :)


Ara ki, bula ki ,)

25.7.10

Aşk* sadece kimyadan mı ibarettir?


Aşık olduğunuzda beyniniz hemen dopamin pompalar. Zaman geçtikçe dopamine karşı tolerans geliştirirsiniz ve ilişki parlaklığını yitirir.

Aşk... Huzur... Duygusal bağ... Özel birini bulduğunuzda patlayan o havai fişekler ne kadar mutlu olduğunuzla yakından ilişkili. Tamam aşık olmakla ilgili klişeleri hepimiz duyduk: Midedeki kelebekler, hızlanan kalp atışları... Ve elbette aşık olduğunuzda vücudunuzda yaşanan garip değişim... Peki biliyor musunuz; MR çekimleri, aşık olduğunuz zaman beyninizin iki bölgesinin aydınlandığını gösteriyor. Neden? Dopamin adlı aşk ikrisi malzemesi yüzünden... (Bu arada dopamin aynı zamanda şeker, uyku, susuzluk ve tütünün de salgılattığı hormondur...) Aşık olduğunuzda beyniniz dopamin pompalar ve mutluluk hormonu serotonin salgılar. Böylece kendinizi daha iyi hisseder ve daha fazlasını istersiniz. Ayrıca oksitoksin adlı bir hormona da kavuşursunuz. Bu da birliktelik duygusunu körükler...

BEYİN DOPAMİN SALGILAMAYI KESERSE AŞK BİTER Mİ?
Aşık olunca beyninizin salgıladığı dopamin ilişkinizi canlı tutmaya yarar ama bu ömür boyu devam eder mi? Zamanla dopamine karşı bir tolerans geliştirirsiniz. Böylece insanları birbirine bağlayan kimyasal bağ da gevşemeye başlar. İlişkiler parlaklığını kaybeder. Saf romantizmden daha derin bir güzellik seviyesine geçilir ve ömür boyu sürecek birliktelik için verimli bir alan yaratılmaya çalışılır.

HER GÜN İLTİFAT EDİN
Nasıl mı?
İlişkinizle ilgili iyi bir his doğurmak için her gün pozitif bir şey yapın.
Her gün iltifat edin. Zamanlaması iyi ayarlanmış bir "Saçın çok güzel olmuş tatlım" birbirinizden uzaklaşmanızı önler.
Yansıtın! Partnerinizin, çıkmaya ilk başladığınızda nasıl göründüğünü hatırlayın. Birbirinizi etkileyen karakteristik özelliklerinize odaklanın.

HASTA HASTA ÇALIŞANLAR KALPTEN DE GİDEBİLİR!
Ne büyük şans; hastalanmadınız! Ne kötü şans; etrafta dolaşan virüsü kaptınız! Lütfen! Kalbinizin sağlığı için evde kalın, işe gitmeyin! Hastayken çalışmak -hele bir de aşırı kiloluysanız, yüksek kan basıncınız varsa ve diyabetikseniz- çok tehlikeli olabilir. Hem de sadece iş arkadaşlarınız için değil!

GEÇERLİ SEBEPLER
İşte hastalandığınız zaman iş yerine haber verip, yatakta kalmanız için geçerli sebepler: 1- Dinlenmek daha çabuk iyileşmenize ve daha verimli olmanıza yardım eder. 2- İş arkadaşlarınıza da hastalık bulaştırmazsınız. 3- Yetişmesi gereken hiçbir rapor, sunum, vs. kalp krizi riskine değmez.

STRES YARATIR
Evet bunlar kesinlikle doğru. Araştırmacılar hasta hasta çalışanların, evde yatıp dinlenenlere oranla daha yüksek kalp krizi riskine sahip olduğunu belirlemiş. Şöyle açıklayabiliriz; eğer hastayken çalışıyorsanız, bu damarlarınızda iltihaplanmaya yol açtığı için kalp krizi riskinizi de artırır. Çünkü hasta hasta çalışmak stres yaratır. İşte bu stres de iltihaplanmaları rahatlıkla tetikleyebilir.

BEYNİ VE KALBİ BESLEYENLER:
'Good Morning America' programında, 'chia tohumları' ile yapılan muffinlerin, Omega-3 yağları açısından zengin, tam tahılları tüketmek için harika bir yol olduğunu anlattık. Norm isminde Omega-3 konusunda çok düşünceli bir araştırmacı, bize eleştirel ama dostça bir mektup gönderdi. Ve bize DHA yağları konusunda adil davranmadığımızı söyledi. DHA, Omega-3 yağlarından biri. Gözleri, beyni ve kalbi koruyan, balıkta ve deniz yosunlarında bulunan bir yağ. Bir diğer önemli Omega-3 yağı ise ALA. (Alphalinolenik asit diye de adlandırılır...) Bu yağ da chia tohumlarında, keten tohumunda ve cevizde bulunuyor. Vücut bu yağı DHA'ya çeviriyor.

BATI TARZI DİYETLER...
Üçüncü bir yağ ise EPA. Balık yağında bulunuyor. Norm'un endişeleri de, bu noktada yoğunlaşıyor. Mektubundan aynen alıntı yapıyoruz: Ceviz ya da chia tohumlarını, beyin için faydalı DHA yağlarının kaynağı gibi göstermek doğru değildir. Chia ve ceviz, ALA kaynağıdır ve DHA içermez. Kabuklu yemişleri ve tohumları, balık ya da yosun yağına eşdeğer besinler gibi göstermek yanlıştır. Omega-3 kaynakları ve bu asitlerin insan sağlığına yararları konusunda tüketicinin kafasını karıştırır. Norm, bunları söyledikten sonra, insan vücudunun ALA asitlerini DHA'ya çevirmek için sınırlı bir yeteneği olduğunu vurguluyor. Vücut, aldığı ALA asidinin yüzde 1'den azını DHA'ya çeviriyor. (Kadınlarda bu oran erkeklere göre daha yüksek.) Ayrıca, insanların Batı tarzı diyetler yüzünden, mısır ve soya yağı tüketerek çok fazla Omega- 6 yağı aldığını, bunun da ALA'yı DHA'ya dönüştürme kapasitesini düşürdüğünü söylüyor. Sorun şu: Bu Omega-6 yağ asitleri, ALA ile rekabete giriyor. Örneğin her gün 28 gram ceviz yiyen bir insan, yaklaşık 2 bin 500 miligram ALA alıyor, en iyi ihtimalle sadece 25 miligramı DHA'ya dönüşüyor. Ama insanın günlük DHA ihtiyacı, 600 miligram. Norm, ALA asitlerinin de kötü olmadığını söylüyor. Bazı araştırmalar bu asitlerin kalp sağlığı üzerinde pozitif etkisinin olduğunu söylüyor. (DHA gibi) Ama beyin gelişimi ve sağlığı için sadece DHA'nın etkisi var. Özet olarak Norm, hastalık riskini düşürmek ve sağlığı korumak için balık, balık ürünleri, yosun yağı ve DHA tabletleriyle günde 600 miligram DHA asidi almak gerektiğini savunuyor.

CİPS YERİNE CEVİZ YİYİN
SİZ doktorları olarak, ALA asitlerinin de sağlıklı olduğuna ve Omega-6 ile doymuş yağ içeren yiyecekler yerine bunları içeren besinleri tüketmenin akıllıca olduğuna inanıyoruz. Anlamı şu:
Atıştırmak istediğinizde çikolatalı cipsler yerine ceviz yiyin. Ceviz; kabuklu yemişler arasında en fazla Omege-3 içeren yiyecek. Günde altı tane ceviz yemek, kalp krizi riskini yüzde 60 düşürüyor. n ALA içeren kanola yağı, daha iyisi DHA katkılı kanola yağı kullanın.
Buğday yerine chia tohumu kullanın. İnsanlar çok az DHA tüketiyor, günde 600 miligrama ulaşabilmek için DHA takviyesi içeren tabletleri öneriyoruz. DHA beyin sağlığı için elzemdir. BİZ güne DHA hapları alarak başlarız. Kahvaltıda ya da atıştırmalık chia tohumlarıyla yapılmış muffinleri yeriz. Ayrıca doymuş yağlardan da uzak dururuz.

SAĞLIĞINIZ İÇİN AFFETMELİSİNİZ
Siz çocukken, beslediğiniz kurbağa yavrusunu tuvalete atan babanıza hâlâ kızgın mısınız? Bazı şeyleri unutamasanız bile affetmeniz için zaman gerekebilir. Öfkenize sarılmanız, ilişkinizin tansiyonunu yükselmekten daha fazla şeye sebep olabilir. Kalp sağlığınız da acı çeker. Bazı adaletsizlikleri unutmak zordur ama bazı şeylerin peşini bırakmamak ekstra hasara yol açar. Örneğin, ebeveynleri veya arkadaşları tarafından derinden yaralandıkları, ihanete uğradıkları anları tarif eden liseli gençlerin kan basıncının yükseldiği görülmüş. Bu olayları hâlâ affedememiş olanların kan basıncının normal seviyeye dönmesi daha uzun zaman almış. Kardiyovasküler sisteminizin stres sonrası stabilize olmakta sorun yaşaması kalbiniz için kötü haberdir. Stresin fiziksel ya da duygusal olması fark etmez. Yüksek kan basıncı; kalp hastalığı ya da gelecekte hastanelerin ilgili laboratuvarlarına yapacağınız bir ziyaret anlamına gelebilir. Peki sizi meşgul etmemesi için ne yapmalısınız? Yapacağınız ilk şey, ne olursa olsun stres miktarınızı düşürmek. İkincisi; formda olmak. Formunu koruyan insanların kalp atışları daha çabuk normal seviyeye döner. Üçüncüsü birini bağışlayın! Sadece kalbiniz için değil; kin tutmayan insanlar affedemeyenlere oranla daha az acı çeker, daha az öfke ve endişe duyar. Affetmek, sizi strese sokan veya acı veren insanları ve durumları sineye çekmek demek değildir. Affetmek, moral bozucu deneyimlerin duygusal ve fiziksel sağlığınıza zarar vermesine engel olmaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder