Gülümse, kalbin sızlıyorsa da, hatta kırılmışsa da. Gökyüzü bulutlarla doluyken seni yakalar. Eğer korkuların ve üzüntülerin arasında gülmeyi başarırsan, yarın güneşin senin için doğduğunu görürsün. Yüzünü keyfinle aydınlat. Hüznün bütün çizgilerini sakla. Belki gözyaşı çok yakında. İşte tam da o zaman gülümsenin zamanı. Gülümse, ağlamak neye yarar. Sadece gülümse. O zaman hayatın hâlâ yaşanmaya değer olduğunu görürsün.. :)


Ara ki, bula ki ,)

25.8.11

Happiness? Just Ahead! :)


Evini bir parti sonrası temizlemek için saatlerce uğraşıyorsan; Birçok arkadaşın var demektir.

Faturalarını ödeyebiliyorsan; Bir işin var demektir.

Pantolonun biraz sıkıyorsa; Aç kalmıyorsun demektir.

Gölgen seni izliyorsa; Güneş ışığını görüyorsun demektir.

Otobüsten indiğin yerden işyerine yolu uzun buluyorsan; Yürüyebiliyorsun demektir.

Hükümet hakkında eleştiri yapabiliyorsan; Konuşma özgürlüğün var demektir.

Yanındaki adamın sesinden rahatsız oluyorsan; Duyuyorsun demektir.

Camları silmen, çatıyı onarman gerekiyorsa; Bir evde yaşıyorsun demektir.

Doğalgaz faturan yüklü geliyorsa, Isınıyorsun demektir.

Yığınla yıkanacak ve ütülenecek çamaşırların varsa; Yığınla giyeceğin var demektir.

Çalar saatin sabahın köründe çalıyorsa; Yaşıyorsun demektir.

Aksamları kendini yorgun hissediyor ve bacakların ağrıyorsa; O gün üretici olmuşsun demektir.

Ve tüm bunların farkına varabiliyorsan; Mutlusun demektir!

Unutmayın! Mutluluk, sorunsuz bir yaşam değil, onlarla başa çıkabilme yeteneği demektir.. ;)

6.8.11

Her zaman “Bomba gibiyim!” demeniz dileğimle.. ;)


Jerry, çevresindekilerin çok sevdiği insanlardan biriydi. Keyfi her zaman yerindeydi. Her zaman söyleyecek olumlu bir şey bulurdu. Hatta, bazen etrafındakileri çıldırtırdı bile ”Bu adam bu halde bile nasıl iyimser olabiliyor?” diye.

Birisi nasıl olduğunu sorsa; “Bomba gibiyim” diye yanıt verirdi hep. ”Bomba gibiyim..”

Jerry, doğal bir motivasyoncuydu. Yanındaki insanlardan biri o gün, kötü bir gündeyse, Jerry yanına koşar, duruma nasıl olumlu bakılacağını anlatırdı. Bu tarzı fena halde düşündürüyordu beni.

Bir gün Jerry’ye gittim.

- Anlayamıyorum dedim. Nasıl oluyor da, her zaman, her koşulda bu kadar olumlu bir insan olabiliyorsun? Nasıl başarıyorsun bunu?

Her sabah kalktığımda kendi kendime; ”Jerry, bugün iki seçimin var. Havan ya iyi olacak ya da kötü” derim. Her zaman havamın iyi olmasını seçerim. Kötü bir şey olduğunda yine iki seçimim var. Kurban olmak ya da ders almak. Ben başıma gelen kötü şeylerden ders almayı seçerim. Birisi bana bir şeyden şikayete geldiğinde, yine iki seçimim var. Şikayetini kabul etmek ya da ona hayatın olumlu yanlarını göstermek. Ben olumlu yanlarını göstermeyi seçerim.

- Yok yahu diye dalga geçtim. Bu kadar kolay yani?

- Evet.. Kolay. dedi Jerry. Hayat seçimlerden ibarettir. Her durumda bir seçim vardır. Sen her durumda nasıl davranacağını seçersin. Sen insanların senin tavrından nasıl etkileneceklerini seçersin. Sen havanın, tavrının iyi ya da kötü olmasını seçersin. Yani sen hayatını nasıl yaşayacağını seçersin.

Jerry’nin sözleri beni oldukça etkiledi. Onu uzun yıllar görmedim. Ama hayatımdaki talihsiz olaylara dövünmek yerine olumlu seçimler yaptığımda hep onu hatırladım.

Yıllar sonra Jerry’nin başına çok talihsiz bir olay geldi. Soygun için gelen hırsızlar Jerry’yi delik deşik etmişler. Ameliyatı 18 saat sürmüş, haftalarca yoğun bakımda kalmış. Taburcu edildiğinde kurşunların bazıları hala vücudundaymış.

Ben onu olaydan altı ay sonra gördüm. “Nasılsın?” diye sorduğumda; “Bomba gibi” dedi. ”Bomba gibi.”

- Olay sırasında neler hissettin Jerry? dedim.

- Yerde yatarken iki seçimim var diye düşündüm. Ya yaşamayı seçecektim ya ölümü. Ben yaşamayı seçtim.

- Korkmadın mı? Şuurunu kaybetmedin mi?

- Ambulansla gelen sağlık görevlileri harika insanlardı. Bana hep “İyileşeceksin merak etme!” dediler. Ama acil servisin koridorlarında sedyemi hızla sürerken doktorların ve hemşirelerin yüzündeki ifadeyi görünce ilk defa korktum. Bu gözler bana “Bu adam ölmüş!” diyordu. Bir şeyler yapmazsam, biraz sonra ölü bir adam olacaktım.

- Ne yaptın? diye merakla sordum.

- Kocaman bir hemşire yanıma yaklaştı ve bağırarak, herhangi bir şeye ihtiyacım olup olmadığını sordu. “Evet” diye yanıt verdim. “Var!”

Doktorlar ve hemşireler merakla sustular. Derin bir nefes alarak kendimi topladım ve bağırdım;

- Benim kurşunlara alerjim var!.

Doktor ve hemşireler gülmeye başladılar. Tekrar bağırdım;

- Ben yaşamayı seçtim. Beni bir canlı gibi ameliyat edin. Otopsi yapar gibi değil.

Jerry, sadece doktorların büyük ustalıklari sayesinde değil, kendi olumlu tavrının da büyük katkısı ile yaşadı. Yaşaması bana yeni bir ders oldu. Her gün hayatımızı dolu dolu yaşamayı seçme şansımız ve hakkımız olduğunu ondan öğrendim ve her şeyin kendi seçimlerimize bağlı olduğunu.

İşe Enerjik Başlamanın Yolları

Rutin alışkanlıklara kapılıp gözlerinizi olumlu değişikliklere ve yeniliklere kapatmayın. Hayatınız sadece iş ya da ev arasında geçiyorsa, yaptıklarınızdan giderek daha az zevk alıyorsanız önerilerimize kulak verin..

*Sabah saatleriniz işe yetişme telaşı içinde ve gerçek bir yarış hızında mı geçiyor? Oysa sabah saatleri günün tümünü nasıl geçireceğinizi belirler. Aşağdaki eğlenceli önerileri uygulayarak güne daha rahat bir tempoda hazırlanabilirsiniz.

*Alarmınızın kulak tırmalayıcı sesi gerilmenize sebep olur, bu da güne iyi başlamanızı zorlaştırır. Bu nedenle, sizi hafif notalarla nazikçe uyandırabilecek bir saat satın almanızda fayda var. Araştırmalara göre, huzurlu müzikler kalp atışlarınızı yavaşlatıp rahatlamanıza yardımcı oluyor. Alarmın melodisini birkaç haftada bir değiştirin. Böylelikle beyninizin aynı melodiye alışıp alarmı ertelemenize sebep olmasını engelleyebilirsiniz.
Limonlu aramalar vücudunuza enerji verir. Siz de kullandığınız şampuan veya saç kreminin limon, portakal veya greyfurt notaları içermesine dikkat edin. Ayrıca, banyonun içinde oluşan yoğun nem duvarı, bu kokunun havada uzun süre kalarak canlandırıcı etkisini güçlendirmesini sağlar.

*Kahve makinanızı uyanmadan birkaç dakika önce çalışmaya başlaması için geceden kurun, çoğu kahve makinasında bu özellik bulunur, işe gitmek için hazırlanırken mutfaktan gelen taze kahve kokusu, heveslenmenizi ve onu yudumlarken kahvenin tadının normalden daha lezzetli olduğunu hissetmenizi sağlar.

*Yapacağınız bir takım düzenlemeler, çalışmalarınızın daha verimli ve ilham verici olmasını sağlar. Masanızın üstüne bir deniz kabuğu veya sahilden topladığınız değişik renkli taşlarla dolu bir çanak koymayı deneyin.

*Yanınıza öğle yemeğinde yemek üzere ufak bir kalıp peynir ile birkaç salkım üzüm alın. Böylelikle yemekhaneye mahkum olsanız da öğle yemeğinizin bir kademe daha lüks olduğunu hissedeceksiniz.

*İşyenizde bulunduracağınız tanıdık bir koku da, mekanla kişisel bir bağ kurmanızı sağlayabilir. Evde vanilyalı mum yakmaktan hoşlanıyorsanız, işyerinizde de vanilyalı oda kokusu bulundurabilirsiniz.

*Gün ortasında kendinizi yorgun hissederseniz müzik dinleyin. Büyük ihtimalle tüm gün iş arkadaşlarınızın konuşmalarını dinlemek zorunda kalıyorsunuz. Dünya müziği gibi normalde dinlemediğiniz bir müzik türü seçin. Alışık olmadığınız için farklılıkları dikkatinizi uyaracak ve bu da kafanızın dağılmasını sağlayacaktır.

*Evden ayrılmadan önce, sessizce oturup kendinize güne odaklanmak için beş dakika tanıyın. Bu beş dakika, gün içinde daha rahat ve dikkatli olmanızı sağlayabilir. O an aklınızdan gün içinde yapmanız gerekenlerin listesi geçebilir, beyninizin bu işlevini kapatmaya ve sadece anı yaşamaya çalışın.

*Oturduğunuz koltuğun sırtınıza nasıl etki ettiğini veya güneş ışığının pencereden içeri girdiği anda yüzünüze nasıl yansıdığını düşünün. Bu derece hareketsiz ve sessiz kalmak sizi rahatlatır. Ayrıca tüm duyularınızı harekete geçirerek gün içinde olup bitenleri dolu dolu yaşamanızı sağlar.

*Ailemiz, arkadaşlarımız, kedimiz ya da köpeğimizle bol bol fiziksel temasta bulunuruz. Ofiste olduğunuz saatlerde iş arkadaşlarınıza sarılamasanız da, temasın önemini asla küçümsemeyin. Kulak memelerinizi iki parmağınızın arasında kavrayıp hafifçe baskı uygulayın. Bu dokunuş sizi rahatlatır ve sonrasında işe daha iyi konsantre olmanızı sağlar.

Hayatınızı 30 Saniyede Sevin ;)

30 saniyede yaşamınıza farklı bir gözle bakabilir misiniz?
Bulunduğunuz durumda mutlu olmayı başarabilir misiniz?
İlaçlar bile sizi bu kadar hızlı mutlu edemez. Bilim adamları ve finans uzmanları sürekli nasıl mutlu olacağınızın yollarını araştırmaya devam ederken, sadece 30 saniyenizi ayırın ve kendinizi sevin.

İyi bir fıkra anlatın: İngiltere'nin Callege Üniversitesi uzmanlarına göre başkasına anlattığınız fıkraya gülünmesi beyin tarafından olumlu algılanıyor ve gülümsemenizi sağlıyor.

Fotoğraf albümünüzden bir fotoğraf seçin: İngiliz psikiyatristler çikolata, şarap içmek, müzik dinlemek veya fotoğraf albümünden bir fotoğraf seçmek gülümsemenizi, mutlu olmanızı sağlıyor.

Partnerinize şefkat gösterin: Kuzey Kaliforniya Üniversitesi'nde yapılan bir çalışma kadınların eşlerine günde birkaç kez sarılmasının kan basıncını dengelediğini tesbit etti. Başka bir araştırmada kadınlar üzerinde yapılmıştı. Partneri kendisine sarılan kadınlar kendini daha güvenli hissediyor ve daha az korkuyor.

İş arkadaşınıza nasıl mutlu olduğunu sorun: İspanya'da yapılan araştırmada iş yerinde mutsuz olanların mutlu olan arkadaşlarına bunu nasıl başardıklarını sormalarını ve uygulamalarını öneriyor.