Gülümse, kalbin sızlıyorsa da, hatta kırılmışsa da. Gökyüzü bulutlarla doluyken seni yakalar. Eğer korkuların ve üzüntülerin arasında gülmeyi başarırsan, yarın güneşin senin için doğduğunu görürsün. Yüzünü keyfinle aydınlat. Hüznün bütün çizgilerini sakla. Belki gözyaşı çok yakında. İşte tam da o zaman gülümsenin zamanı. Gülümse, ağlamak neye yarar. Sadece gülümse. O zaman hayatın hâlâ yaşanmaya değer olduğunu görürsün.. :)


Ara ki, bula ki ,)

16.12.10

Evlilik


Evlilik,inanmadığım halde içerisinde 17seneyi bitirdiğim bir kurum benim için..17 senede(abartmıyorum)40 çift arkadaşımın son verdiği kurum ayni zamanda da..
Evliliğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belki de kuruma inanmamaktan geçiyor.
Evliliği toplumun dayattığı şekilde yasamamaktan..Nedir bu dayatmalar?Erkeğin muhakkak kadından yasça büyük olması,eğitim seviyesinin erkeğin lehine yada en azından eşit olması bunların sadece ikisi..
Olmaz,yürümez diyor toplum..Erkek yaşça büyük olmalı ki, kadına 'höt' dediğinde oturmalı kadın..
Ya da yumuşatıyorlar;Efendim kadın erkekten önce çöktüğü için (hani doğum felan) küçük olmalıymış yaşı..Eğitimde de böyle..Kadının çok okumuşu bilmiş olurmuş,evde kalmakmış layıkı..

EŞiM BENDEN 2 YAŞ BÜYÜK;ne 'höt' dememe gerek kaldı 17 senede,ne de benden önce çöktü..Yıllar içinde ben yaşlandıkça o gençleşti,
-'Ooo Can bey kapmışsınız çıtırı 'esprilerine muhatap dahi oldum.
EŞiM 3 ÜNiVERSiTE BiTiRDi;ben bi taneyi 9 senede bitirdim..Ne o bana bilmişlik tasladı,ne ben ona ezik baktım..

Kulağa gelen müzik tekse de,onu oluşturan notalar farklıdır der Halil Cibran..
Bunu unutmadık biz.Ben konuşurken o dinledi,ben dinlerken o konuştu 17 sene. O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o 'haklısın bitanem..'dedik,Öfke bitip fırtına durulduğunda 'ama bi de böyle düşün' de dedik fikrimizi savunurken.

Farklı insanlar olarak görmedik birbirimizi, aynı amaç için savaşan neferlerdik bu hayatta..Asla bilmedik ne kadar para kazandığımızı, ortak cüzdanımızdan gerektiği kadar aldık..Ne kadar çalarsa çalsın masanın üstünde telefon, kim bu saatte arayan karşı cins diye sorgulamadık da ama..
Sevginin en büyük dostuydu bizim için 'güven'..Ve güvenin ardına saklanmış bir 'saygı' vardı daima.. Ne kavgalar, ne badireler atlattık 17 senede..

Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi sütliman yaşayacaktık..Bir gün öyle bir girdik ki birbirimize,ben ilk kez odamın dışında yattım bi gece, misafir odasında..Gece yarısı kapı açıldı eşim;-'Ne yapıyorsun burda?' diye sordu kapının eşiğinden, 'uyuyorum' dedim buz gibi bi sesle..Gitti,gelmesi 1 dakikasını almıştı elinde yastıkla..'kay yana' dedi daracık yatakta. 'ne yapıyorsun?' dediğimde 'benim yerim senin yanın,sen gelmezsen ben gelirim' dedi..Anladım ki o gece,en uzun kavgamız yat saatine kadar sürecek..Ve bence doğrusu da bu..Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde kavga ettik, yatak odamız hariç..

Kırsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin tutmadık birbirimize..Toplum kurallarıyla oynasaydık bu oyunu belki de 41 inci çift olacaktık o listede..Ama oyunun kurallarını biz koyduk..Ne de olsa bizim oyunumuzdu,oynanan..

Evlilik;hesapsız içine dalınması gereken bi oyun bence..Topluma kulaklarını tıkayarak hem de..Ne benim,ne de bizim sözlerimizle..Sadece gönlünüzden geçtiğince..Dediği gibi Ataol Behramoğlu'nun;'..Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:Yaşadın mi büyük yaşayacaksın,ırmaklara,göğe,bütün Evrene karışırcasına.Çünkü ömür dediğimiz şey,hayata sunulmuş bir armağandır.Ve hayat,sunulmuş bir armağandır insana..

Can Dündar

Aşkın tadını çıkar!


Madem ki bir aşkın var, ne güzel tadını çıkar...
Her şeye boşver ve aşkı yaşa...
İlle de büyük aşk olması gerekmez;
yaşanan her aşk büyüktür,
yeter ki tadını çıkarmasını bil...

Çok büyük umutlar bağlama,
yarını hiç düşünmeden, günü gününe sev,
sevginin tadını çıkar...
Sevgide geleceği düşünürsen aşkı b.mb.k edersin...
Sakın haaa... Sonsuz monsuz diye herifin başını yeme...
Her şeye boşver; öylesine sev ki, sevdiğin erkeği bile umursama,
salt kendin için sev, bencilce yaşa aşkı, bütün maddesiyle...

Yaşamdan elinde kala kala salt yaşadığın sevgiler
kalır sonunda, aslolan aşktır yaşamda...
Dolu dolu, dolu dizgin, zilzurna,
saniye saniye aşkı yaşayarak sev...
İki yıl, üç yıl sürecek diye umutlanıp enayilik etme...
İster sürer, ister sürmez... Sen o anı yaşa yeter ki...

Yitirdiğin zaman; yaşadıklarını kazanmış olacaksın...
Sonunda elbet yitireceksin, ama yitireceğini hiç düşünme;
çünkü aynı zamanda kazanmışsındır da...
Anılar kazanıyorsun daha ne...
İç o zaman, sarhoş ol...
Yüce yüce şeyler düşünme severken,
sevgiyi berbat edersin;
çünkü sevginin kendisinden daha yüce bir şey olmaz...

Aferin sana seviyorsan, seviliyorsan...
Sakın kuşkulara kapılma.
Severken yirmi yıl sonrasını değil,
yirmi dakika sonrasını bile düşünme an an yaşa,
derin derin hem de...

Afferin sana... Çok sevindim..
İşe güce boşver... Keyfince yaşa, sev...
Sevildikçe sev, sevilmeyince de tastamam boşver ve
o zaman o güzelim yalnızlığına sarıl...
O yalnızlık ki, bütün sevgilerden daha güzeldir ve
sonunda kollarımızla sararız...

O zaman da hiç üzülmeyeceksin.
Çünkü nasıl olsa, sığınacak bir yalnızlığımız var;
Günün birinde anamız bile bizi bırakır gider,
ama o yalnızlığımız biz yaşadıkça bizi hiç bırakmaz...

Severken bunları düşünme,
lütfen yarınsız sev ki,
sevginin tadını çıkarasın...

Aziz Nesin

Nergis


Narcissus'u bilirsiniz:
Öyle heybetli ve güzelmiş ki, bakmaya doyamazmış kendine... Gün boyu ayna karşısına geçip kara gözlerini, incecik burnunu, dar kalçalarını, kıvırcık saçlarını seyredermiş hayran hayran... Bir gün ır­mak kenarında gezinirken, sudaki yansımasına ilişmiş gözü... uzanıp, iyice bak­mak istemiş. Tam gördüğünde kendini, dengesini kaybedip düşüvermiş ırmağa, kapılıp gitmiş suya...
Yeryüzünün en güzel insanının öldüğü­nü duyan Tanrı, unutulmaması için O'nu her bahar açan güzel kokulu bir çiçeğe dönüştürmüş.
Narcissus, nergis olmuş.

Kıssadan hisse, benden size tavsiye, ta­ze bir nergis verin bugün sevgilinize...
Sonra da, nerede baharsa mevsim, ro­tasını oraya çevirip içindeki eski baharla­ra koşan bir gezgin gibi "Bahar getirdim sana" deyin, baharın elinizde olduğunu unutmadan...
Gözlerinizdeki ırmağa baktığınızda kendinizi göreceksiniz; dikkat edin de hayran olup düşmeyin!
Düşüp bahar kokulu bir çiçeğe dönüşmeyin...

Sevgi vermenin yolları..


1. Önce kendinizi sevin.
2. Güne, sevdiğinizi kucaklayarak başlayın.
3. Kahvaltıyı sevdiğinizin yatağına götürün
4. Birbirinize her ayrılışınızda "seni seviyorum" deyin.
5. Sık sık iltifat edin.
6. Aranızdaki farklıkları kabullenin ve takdir edin.
7. Her günü son gününüzmüş gibi yaşayın.
8. Beklenmedik aşk mektupları yazın.
9. Birlikte bir fidan dikin ve onu sevgiyle büyütün.
10. Haftada bir dışarı çıkın.
11. Birbirinize bir nedeni olmadan çiçek gönderin.
12. Birbirinizin arkadaşlarını ve ailelerini kabullenin ve sevin.
13. "Seni seviyorum" yazılı kağıtlar hazırlayın ve evin her yerine asın
14. Durun ve çiçekleri koklayın.
15. Beklemediği anda ona bir öpücük kondurun.
16. Birlikte güneşin doğuşunu seyredin.
17. Gerektiğinde özür dileyin.
18. Aşık olduğunuz günü unutmayın ve sık sık anın.
19. Elele tutuşun.
20. Gözlerinizle "seni seviyorum" deyin.
21. Kollarınızda ağlamasına izin verin.
22. Ona, onu anladığınızı söyleyin.
23. Aşkınıza ve bağlılığınıza kadeh kaldırın.
24. Birbirinizi tahrik edin.
25. İhtiyacınız olduğunda size yardım etmesine izin verin.
26. Yaptığı şakalara gülün.
27. İç güzelliğini övün.
28. Bir günlüğüne de olsa onun sorumluluklarını paylaşın.
29. Hayal kurması için yüreklendirin.
30. Ona herkesin önünde sevginizi gösterin.
31. Üzerinizde hiçbir şey yokken birbirinize masaj yapın.
32. Aşk günlüğü tutun ve özel anlarınızı not alın.
33. Sirinlendiğinizde birbirinizi yatıştırın.
34. Çıplak ayakla kumsalda yürüyüş yapın.
35. Ona yeniden evlenme teklif edin.
36. Evet deyin.
37. Birbirinize saygılı olun.
38. Onun en büyük hayranı olun.
39. Ona ihtiyaç duyduğu sevgiyi gösterin.
40. Ona almayı hayal ettiğiniz kadar sevgi gösterin.
41. Yaptığı işlere ilgi gösterin.
42. Bir proje üzerinde birlikte çalışın.
43. Fırsat buldukça birlikte oyun oynayın.
44. Salıncağa binip ay ışığında mümkün olduğu kadar yükseğe sallanın.
45. Yağmurlu bir günde evde piknik yapın.
46. Yatağa asla sinirli girmeyin.
47. Dualarınızda ilk sırayı o alsın.
48. Birbirinize iyi geceler öpücüğü verin.
49. Sarılarak uyuyun.

Hayatın 40 altın kuralı ;)

1) Ucuz araba kullan ama, alabileceğin en güzel evi al.
2) Adam gibi üç fıkra öğren.
3) Sevinçlerini sakın erteleme.
4) Eşini çok iyi seç. Çünkü bu seçim mutluluğunun veya bedbahtlığının %90 'ını oluşturur.
5) Hergün 30 dakika yürüyüş yap.
6) Her yemekten önce şükret.
7) Bir arkadaşının sırrını açıklamadan önce iki kere düşün.
8) Maaş çekini imzalayan kişileri asla eleştirme.
9) Kaybedecek şeyleri olmayan insanlardan kork.
10) Gözünün önünde hep güzel şeyler bulundur.
11) Çocukların, adet kelimesini duyduklarında seni hatırlayacak şekilde yaşa.
12) Dinine ait kitabı tam anlamıyla okumak için kendine bir yıl süre tanı.
13) Kendini ve başkalarını affetmesini bil.
14) İlkyardımı öğren.
15) Biri seni kucakladığında ilk bırakan sen olma.
16) Her gün altı bardak suyunu içmeyi unutma.
17) Seni seven insanları koru.
18) Zorda olsa ailenle tatil yapmak için herşeyi dene. Bu tatildeki anlar, hayatının en değerli anlarından biri olacak.
19) Kendine yapılması istemediğin hiçbir şeyi başkalarına yapma.
20) Başarıya, iç huzura kavuştuğun, sağlıklı olduğun ve sevildiğin zamanı değerlendir.
21) Başarılı ve iyi bir evliliğin iki şeye bağlı olduğunu unutma.
a) Doğru insanı bulmak. b) Doğru insan olmak.
22) Ebeveynlerini, eşini ve çocuklarını eleştirmek istediğin zaman dilini ısır.
23) Sevimsiz olmayacak şekilde ayrı fikirde olmayı öğren.
24) Cesaretli ol, hayatına geri baktığında yaptıkların için değil yapmadıkların için üzüleceksin.
25) Çok mükemmel bulduğun bir fikri başkasının engellemesine izin verme.
26) Keyifsizliklerini açığa vurma.
27) Nasıl bir duygu olduğunu öğrenmek için 24 saat kimseyi ve bir şeyi eleştirme.
28) Evliliğini güzelleştirmek için her gün birşeyler yap.
29) İyilik dolu bir sözü ve iyiliğin etkisini asla küçümseme.
30) Çocukların hakkında başkalarına iyi birşeyler söylerken, bırak onlarda duysun.
31) Güç, sahip olduğun mallarla ilgili değildir. Unutma.
32) Çocuklarını anlamaya çalış, yargılamaya değil.
33) Kalem ve not defterini daima yanında taşı.
34) Zaman ve kelimeleri boş yere harcama. İkisi de çok değerli.
35) İnsanların yaptıkları olumsuz şeyleri değil, ileride yapacaklarını düşün.
36) Senden az ya da çok parası olanlarla, paran hakkında konuşma.
37) Birşeyi elde etmek için çok çaba sarfettiysen, tadını çıkarmak için zaman ayır.
38) Birisinin kahramanı ol.
39) Neyi ve kimi desteklediğini insanlara söyle.
40) Sadece aşk için evlen.

Yarın geç olmasın?!


söylemek istediğin ne varsa bu gün söyle
gizli, saklı hiçbir şey kalmasın aramızda
dostluğumuz olabildiğince güzelleşsin
güzel anılar bırakalım yarınlara
hiçbir şeyden çekinmeden, korkmadan
aklımıza ne geliyorsa yapalım bu gün
düşlerimizde ne varsa söyleyelim
her şeyi konuşalım bu gün
duygularımızın katili olmasın sessizlik
duygularımızın katili olmayalım
söylemek istediğin ne varsa bu gün söyle
şimdi söyle
hemen söyle
yarın çok geç olmasın
ilkbahar çok güzel diyordun
bu bahar hep birlikte olalım mı, ne dersin?
kışa kalmasın hiçbir şey
hiçbir şeyi ertelemeyelim
hiçbir şey yarım kalmasın
yarın çok geç olabilir sevgilim!
unutma
yaşanan an bir daha yaşanamıyor
satın alınamıyor geçen günler
gelecek bilinemiyor
ve zaman hızlıca akıp geçiyor
görüyorsun
her şey değişiyor
sakın erteleme geleceğin günü
yarın çok geç olmasın
sakın geç kalma bir tanem!
tüm dostlarını aramalısın bu gece
eski sevdalarda hatırlanmalı
yüreğindeki sevgi tomurcukları çatlamalı artık
yarın çok geç olabilir!
uzun zaman aradığını bulmalısın bu gece
yok etmeden, çoğaltarak geleceğin düşlerini
elde etmelisin özlemlerini, hasretin bitmeli
ya hasretin bitmeli ya da unutmalısın
çünkü yaşam beklenmedik bir anda bildiğini okuyabilir
söylenmedik söz kalmasın yarına
defalarca söylemiş olsan da
bu gece, bir defa daha söylemelisin "seni seviyorum" 'u
hem de ağız dolusu ve gülerek, hadi söyle canım
bir defa daha "seni seviyorum" de
bir defa daha bir tanem!
hayatın anlamı sevgilerle dile gelmeli
dostluklarda, paylaşımlarda aramalısın mutluluğu
ve sımsıkı sarılmalısın sevdalarına
kendi yüreğinde aramalısın sığıntı yerini
önce yüreğinde bulmalısın
huzur ve mutluluğu
şimdi kocaman binaların yerlerini sorma bana
yıkıntıları gösterip; ağlama!
yalanların arasında anlamı yok gözyaşının
gözyaşını sil kara gözlüm
sen de gördün işte kumdan kaleler gibi yıkıldı hepsi
binlerce geleceği, özlemi, binlerce düşü yok edip gitti
bütün kilitli kapıları aç bu gün
sakladığın ne varsa çıkar hepsini
naftalin kokan çeyiz sandıklarını da aç bu gün
eski günlerini anımsa, anımsa ve hayret et
nasıl da çabuk geçmiş günler nasıl da uçup gitmiş
nasıl da zamanı geçmiş bir şeylerin,
nasıl da yalan olmuş bir şeyler değil mi?
otur ve düşün!
gardolabının tüm kapaklarını aç bu gün
uzun zamandır giymediğin özel günler için ayırdığın
en güzel giysini giy bu gün en pahalı kokunu sürün
boş ver kullan hepsini
özel günün yaşadığın gündür
yarın çok geç olmasın!
sevgiler yalan olmaz tatlım, sevginin yalanı olmaz.
yalanın adı sevgi değildir tatlım.
tıpkı aşkın adı sevişmek olmadığı gibi..

Kadın olmak :)


Bir kadın çocuktur aslında..
Çocuk gibi davranmayı sever..
Erkeğin kendisine bir çocuğa gösterdiği şefkati göstermesini de ister..
Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak okşamalıdır erkek kadını..
Ama her kadın çocukça da olsa dinlenilmesini, dikkate alınmasını ister..
Yani bir kadının çocukluk yapmasına izin vereceksiniz,
Ama asla onu bir çocuk olarak görmeyeceksiniz..
Bir kadın güçlüdür aslında..
Hatta erkeklerden çok daha güçlüdür..
Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasını sevmez..
İster ki erkeğin gücü kendisine huzur versin..
Kendi kendine yapabileceği şeyleri bile erkeğin yapmasını bekler..
Böylece hem daha kadın olduğunu hissedecektir,
Hem de erkeğinin ne kadar güçlü olduğunu görecektir..
Ancak kadın gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz,
Yapmak istediği bir şey varsa mutlaka yapar..
Bir kadın sevgilidir aslında..
İçinde her zaman sevgiyi taşır..
Sevdiklerinden kolay kolay ayrılamaz,
Sevdiklerini kolay kolay kıramaz..
Zor sever ama tam sever..
Bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için
Yüreğinin kabul ettiğini beyninin de kabul etmesi gerekir..
Ve sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsınız..
Belki kolayca yüreğine girebilirsiniz,
Ancak beyninde yer etmemişseniz her an terk edilebilirsiniz..
Sevmediği halde terk etmeyen kadınlar da var elbette..
Bunun nedeni ise engelleyemedikleri "acımak" duygusudur..
Bir kadın yalnızdır aslında..
Hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz..
Kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep yalnızdır..
O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez,
Hiçbir anahtar o dünyanın kapısını açamaz..
Yalnızlık onun sığınağıdır..
O sığınağa ne zaman gireceğine, ne kadar kalacağına hep kendisi karar verir..
Sığınaktayken oradan çıkmaya zorlarsanız onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz..
Bir kadın bilgindir aslında..
Neler yapabileceğini erkek aklı hayal bile edemez..
Yaratıcılığının sınırı yoktur..
Ama bunu ortaya çıkartmak için hayatının erkeğini bekler..
Hoyratça harcamaz yaratıcılığını, sadece erkeğine saklar..
Bir kadının gerçek erkeği olmayı başarabilmişseniz çok şanslısınız demektir..
Çünkü yaşamınız asla sıradan olmayacaktır..
Bir kadın hayattır aslında..
Çünkü hayatın içinde olan her şey ancak kadınlar olduğunda anlam kazanıyor..
Yemek yemek, su içmek bile..
Bir kadının elinden içtiğiniz suyla kendi kendinize bardağı doldurup içtiğiniz su arasındaki lezzet farkını anlayabiliyor musunuz?
Anlıyorsanız ne mutlu size..
Anlamıyorsanız, ne yazık ki yaşamıyorsunuz..

Can Dündar

Gülümse hadi gülümse bulutlar gitsin :)


O gün gökyüzünde şimşekler çakıyor, yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu. Küçük kız her sabah olduğu gibi annesinin sesiyle uyanmış, kahvaltısını etmiş ve okuluna gitmek üzere yola çıkmıştı. Ancak şimşekler birbirinin peşi sıra o kadar gürültüyle çakıyordu ki, küçük kızın annesinin içini bir endişe kaplamıştı.

Anne, yavrum bu havada yolda yürürken korkmasın diye düşündü. Sırtına bir şey geçirdi ve sokağa fırladı. Okul yolunda kızını aramaya başladı...

Derken bir de baktı ki, kızı az ileride minik adımlarla yürüyor, şimşek çaktığı anda durup gökyüzüne bakarak gülümsüyordu. Anne kızının bu davranışına pek bir anlam veremedi; meraklandı. Yanina yaklaşıp sordu: Yavrum, hiç korkmadın mı bu havada yalnız yürümekten?
Hem ne zaman şimşek çaksa durup yukarı bakarak öyle ne yapıyorsun?

Küçük kız cevap verdi: Gülümsüyorum... Çünkü Tanrı fotoğrafımı cekiyor :)

Yaşamı nasıl algılıyorsak öyle yaşıyoruz diyenler yanılmıyorlar galiba.

Hayat;

Hayat;
Bir yaşam öyküsüne katlanılamayacak kadar uzun!
Bir gülümseyişe,bir kıpırdanışa,bir dokunuşa vakit ayıramayacak kadar kısa!

Hayat;
Gerçekleri sırtlayıp taşıyamayacak kadar ağır!
Bir kuşun kanadına konup da ona bile hissettirmeden uçabilecek kadar hafif!

Hayat;
Her anını dibine kadar yaşamaya çalışmak için nefes nefese koşturmayı göze alacak kadar dolu!
Bütün yaşadıklarının sadece bir hayal olduklarını hissettirecek kadar boş!

Hayat;
Koskoca ömürde 'bir yalnız gün daha nasıl geçecek,şu saatler nasıl bitecek' diye şikayet edebilecek kadar muamma!
Göz açıp kapayıncaya kadar geçen sürede nihayete erebilecek kadar da basit!

Hayat;
Kendini oluşturan her büyüyü,her cazibeyi,her rengi,yürekleri hoplatacak,kanlarımızı kaynatacak kadar parlak ve güzel!
Gözlerimizi acılarla,hüzünlerle,ayrılıklarla,ölümlerle buluşturduğumuzda,sadece iki renk!Gri ve siyah!

Hayat;
Her anını tuvallere,yazılara,şiirlere,gösterilere döküp sergileyebileceğin kadar sanat!
Tek bir uyanışta,görevinin tek bir oyundan ibaret tek bir rol olduğunu fark edebileceğin kadar da kısır ve monoton!

Hayat;
Senin tek bir 'evet'inle başkalarına bölüştürüp sunabileceğin,nefes alıp verişlerinle 'paylaştırabileceğin' kadar hayret verici ve cömert!
Tek bir 'hayır'ınla herşeyi mahvedebileceğin,yok edebileceğin kadar da cimri ve densiz!

Hayat;
Gerçek yaşam öykülerine katlanabilecek gücü bulup,bulaştırıp,daha da büyüğünü oluşturabilecek kadar heybetli ve zor!
Her şeyden vazgeçip 'yaşama veda etmeyi isteyecek' kadar da güçsüz ve zayıf!

Hayat;
Sevmeyi bilecek,bilmiyorsa öğrenecek,tadacak,sunacak,paylaşacak ve böyle sevgilerle,bütün sevgileri çoğaltabilecek kadar anlam'lı!
Nefreti seçip,sıçratmak,sıçrattıkça da o pisliğe bulaşacak kadar anlam'sız!

Hayat;
Gerçek yaşam öykülerine katlanmaya değecek kadar 'Yaşanmaya değer'

Hayat;
Onu kısaltmanın haksızlık olduğunu anlatacak kadar 'öğretici'!
Bir daha bulunmayacak,yaşanmayacak kadar 'tek'!

Hayat;
Sadece senin dilediğin kadar uzun!
Sadece senin dilediğin kadar kısa!

Sevgi nedir?


Muhasebeciler : Sevgi ; Geri dönüşüm sağladığı için kar oranı yüksek bir tür kredidir..
Ekonomistler : Sevgi ; Talebin her zaman için arz' dan fazla olduğu bir alışveriştir..
Matematikçiler : Sevgi ; Sonsuzluktur, çünkü burada iki ' nin böleni yoktur..
Geometriciler : Sevgi ; İki gönül arasındaki en kısa yoldur..
Fizikçiler : Sevgi ; Kalbin yoğunlaşması sonucu iki gönülün birbirine kaynaşmasıdır..
Kimyacılar : Sevgi ; İki kalbin birleşmesi sonucu ortaya çıkan reaksiyondur..
Filozoflar : Sevgi ; Çocuklar için oyun, gençler için zevk, yaşlılar için güvendir..
Öğretmenler : Sevgi ; Tekil gibi görünen ama çoğul olan, cins isim gibi görünen ama özel olan ve her cümlede anlam ifade eden bir kelimedir..
Mimarlar : Sevgi ; İki dinamik nesnenin arasında sağlam bir köprü oluşturan değerdir..
Ve ; Bilgisayarcılar der ki : Sevgi ; Bazen iki sistemin iletişimini hızlandıran önemli bir sistem dosyası ; Bazen de bütün sisteminizi çökerten bir virüstür..

Aşk?..


Aşk: Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu.
TDK Türkçe Sözlük'te karşılığı tam olarak böyle yer alır.
Ama Aşk farklıdır..

Her aşk, aşık farklı farklı yaşar bu duyguları.
Aşklar vardır ayrılıklar üzerine kurulmuş, aşklar vardır imkansızlıklar içinde.
Aşklar vardır yalancı düşlerden, gerçek mi acaba düşlerine ümit ile taşınan.
Aşklar, aşıklar ve hayat..

Aşk, hayatın gülümseyen yüzüdür aşıklar için. Tüm yaşama nedenleri, tüm mutluluk sebebi, hayatın en güzel günleri.
Aşıkların unutamayacağı en güzel kadın ya da erkektir aşk.
Aşk, tutkuydu iki kalp arasında.
Aşk, yaşadığımız her anı güzel yaşamaktı.
Aşk, hayal kurmaktı uykusuz gecelerde. Deniz kenarlarında elele tutuşup yürümek, gülmekti sebepsizce.
Aşk, filmi gibi yaşamaktı aşk. Film hiç bitmezdi, bilinen son bilinse bile aşk hiç söylememekti.
Aşk, çekingen olmaktı hayata karşı. Biraz utangaç, biraz kırılgan, biraz acı çekmekti.
Aşk, cenneti ararken cehennem ateşi ile yanmaktı. Beynin, kalbin, vücutların yanmasıydı aşk.
Aşk, bir hayaldi. Prens ya da prenses olmaktı. Gerçeğinden daha güzel, hayale yaklaştıkça kaybolan hayat gibi.
Aşk, bazen hayal kırıklığıydı. Mutsuzluklar yaratırdı aşka dokunulduğunda geçen.
Aşk, ölmekti.
Aşk, düştüğü yürekleri vuran mavi melekti. Aşk, dünyada aşıkları güzelleştiren ve iyileştiren melekti.
Aşk, denizi bekleyen deniz feneriydi. Gece gündüz doya doya tadına vara vara aşkı beklemekti.
Aşk, bir sabah uyandığında kulağına şiirler söyleyerek uyandırmaktı.
Aşk, uyandırmadan önce gözleri öpmek, ellere sarılıp güneşin doğmadığı adayı bulup, ada havasını içe çekip aşka sarılmaktı.
Aşk, yeryüzünün hiç söylenmemiş sözlerini söylemekti.
Aşk kimsenin anlatmadığı gibi anlatmaktı sevgiliyi.
Aşk, kimsenin sevmediği gibi sevdiğine inanmaktı.
Aşk, dünyada örneği olmayan mutluluğu yaşatmaktı.
Aşk, yaşanan aşkların toplamıydı. Yaşanan her aşkdan güzel bir yanı alıp biriktirmekti.
Aşk, yeni bir başlangıç, yeni bir sonuçtu.
Aşk, benim için bir son noktaydı. Yaklaştıkça uzaklaştığım, aşka kavuşmaya çalıştıkça varamaz olduğum bir son nokta.
Aşk, ile yaşamaktı.
Aşk, beklemekti. Sessizce ve sabırla beklemek.
Yıllanmış bir şarabın çekici tadıydı aşk, bir yudumda yaşanan.
Aşk, güneş yerine aşkın doğmasıydı. Gece, ay yerine aşkın aydınlatmasıydı.
Aşk, yaşanan her an aşk olmaktı.
Aşk, her haliyle sevmekti.
Aşk, duygu dolu bir buluttu yağmurlar yağdıran.
Aşk, gölge oyunuydu. Gölge gibi yaşamaktı her zamanı birlikte.
Aşk, gözlerin içine aşkı çizmekti. Her göz açıp kapamada aşkı görmekti. Gözler aşkın büyülü hapisiydi.
Aşk, tutuklu kalmaktı.
Aşk, yaşanan her anı güzelleştirmeydi. Yaşananlar ve yaşatılanların kaldığı herşeydi.
Aşk, benim için her şeydi..

Yeşim Şahin

Kadınların AŞK'ta yaptığı 7 büyük hata


Aşk hayatında kadınların yaptığı büyük hataların ilişkilere büyük zarar verdiği ve ilişkileri bitirdiği belirtildi. Uzmanlar, her ilişkinin evlilikle sonuçlanmadığını ve birçok arkadaşlığın daha başlamadan bittiğine dikkat çekti. İşte kadınların aşkta yaptığı 7 büyük hata.
1) Erkeği Konuşmaya Zorlamak
Kadınların, erkek arkadaşlarına nerede nasıl ilgi göstereceğini bilmemesinin ilişkileri olumsuz etkilediğini belirten uzmanlar, erkeklerin kadınlar kadar konuşmayı çok sevmediğini ve daha çok akıllı ve ağır başlı kadınlardan hoşlandıklarını söyledi. Erkeklerin, en ufak bir problemde bile ağlayan kadınlardan hoşlanmadığını ve söylemek istediklerini söyleyemediğini ifade eden uzmanlar, kadınların "gözyaşı" silahını gereksiz durumda kullanmasının yanlış olduğunu anlattı. Uzmanlara göre, kadınların aşkta yaptığı 10 büyük hatayı şöyle özetledi: "Sevgiliniz biraz suskunsa onu rahat bırakın. Onu rahat bırakmak yerine, sürekli üzerine gidip her şeyin yolunda olup olmadığını sorarsanız onu sıkarsınız. Erkekler, kadınlar kadar çok konuşmayı sevmez. Sizin için 'vakit geçirmek', 'arkadaşlarınızla oturup sohbet etmek' anlamına gelebilir. Ama erkekler tek başlarına da çok mutlu olabilir. Eğer daha yeni kavga etmişseniz ve erkeğiniz sizinle konuşmuyorsa, üstünüze alınabilirsiniz. Kalbini kırmış olabilirsiniz ve kızgınlığını konuşmayarak ifade ediyor olabilir. Eğer ortada bir tartışma yokken suskun davranıyorsa, belki de onun da biraz yalnız kalmaya ihtiyacı vardır. Onu soru bombardımanına tutmak yerine, suskunluğuna saygı gösterirseniz size daha minnettar olacaktır."
2) Hesabı Sürekli Ona Ödetmek
Erkeklerin, genellikle cömert davranmayı sevdiğini anlatan uzmanlar, bu konuda uyarılarını şöyle sürdürdü: "Belki elinizi cebinize sokmanıza bile izin vermezler. Ama bırakın içlerinden gelerek bunu yapsınlar. Eğer her zaman hesap ödeme görevini ona bırakıyorsanız, kendilerini kullanılmış gibi hissederler. İlişkide eşitlik olmalı. Eğer sürekli sevgilinizin her şeyi ödemesini bekliyorsanız, kısa sürede asıl duygularınızdan şüphelenip ondan faydalandığınızı düşünecektir. Erkekler, bir tartışma sonrasında hatalı olsa da ya hiç bir şey söylemez ya da çok doğal bir şekilde özür diler. Kadınlara gelince durum değişir. Erkekler gözyaşlarından etkilenir ve hiç bir erkek bir kadını ağlatmak istemez. Ne var ki, her şeye ağlarsanız sizinle doğru dürüst konuşamayacak ve söylemek istediklerini söyleyemeyecektir. Daha da fazlası, size bir suçlama getirildiğinde ağlamaya başlarsanız, sevgiliniz, suçunuzu örtmek istediğinizi düşünebilir."
3) Arkadaşlarınızın Yanında Sevgilinizin Arkasından Konuşmak
Uzmanlar bu arada "İlişkinin sırlarını anlatmak kadar kötü bir şey olmadığına" dikkat çekiyor. Uzmanlara göre, "En şık kıyafetlerinizi giyip arkadaşlarınızla birlikte bir davete gidiyorsunuz. Ne var ki aranızdaki bir olayın tüm detaylarını anlatmışsınız. Onlar da sevgilinize anlamlı bakışlar atmaktan kendisini alamıyordur. Bu yine bir derece idare edebilir; ama sevgilinizin hatalarını anlatmak çok büyük bir gaf olur. Arkadaşlarınıza anlattığınız şeyler konusunda çok dikkatli olmanız gerekiyor. Siz unutabilirsiniz veya affedebilirsiniz ama arkadaşlarınız size yapılan haksızlıkları kolay unutmaz. Anlattıklarınız olumsuz olmasa da sevgilinizle ilgili olan bütün sırlarınızı ortaya dökmekten kaçınmalısınız. Bazı olaylar yalnız aranızda kalmalı."
4) Kalabalık Yerlerde Sevgilinize Fazla Asılmak
"Erkek arkadaşınıza sevginizi göstermek güzel bir şey" diyen uzmanlar, "Ama unutulmaması gereken bir nokta var; Yatak odanızda yapacağınız hareketleri, herkesin gözünün önünde yapmamalısınız" uyarısını yapıyor. Erkeklerin duygularını kadınlar kadar kolay gösteremeyeceğini belirten uzmanlar, şu konulara uyulmasını istedi: "Yabancıların önünde ise hiç gösteremez. Her erkeğin kendine özgü bir davranışı vardır. Fazla ileri gidip gitmediğinizi anlamak için önce bir deneyin. Elini tutun veya omuzuna elinizi koyun ve nasıl bir tepki vereceğini görün. Eğer fazla yakınlıktan rahatsızlık duymuyorsa, sorun yok. Ama hareketlerinize karşı çekingen davranıyorsa, onu fazla zorlamayın. Bu üç kelimenin neden bu kadar can sıkıcı olduğunu bir de kendinizi erkek arkadaşınızın yerine koyarak düşünün. Küçükken anneniz de size böyle söylediğini ve bazı şeyleri ertelediğini unutmayın."
5) Üstüne Fazla Düşmek
Bazı kadınların sevgililerini günde en az 10 kez aradığını belirten uzmanlar, bunun yanlış olduğunu belirtiyor. Uzmanlar, bu konuda şu tavsiyelerde bulunuyor: "Tabii, erkeğinizi düşünmek güzel bir şey ama onun da bir iş ve sorumluluk sahibi olduğunu unutmayın. Herkes çalışırken onun oturup sizinle sohbet etmesi, profesyonel bir davranış sayılmaz. Saat başı sevgilinizi arayıp onu kontrol etmeniz de onu oldukça sıkabilir. Eğer aramadan duramıyorsanız, en azından vakti olup olmadığını sorun. Yine de aramalarınızı en aza indirmenizde fayda var. Sesinizi sürekli duymaktan sıkılabilir. Unutmayın ki onu nadir arıyorsanız, sesinizi duymak için can atacaktır. Onun sevgilisi olduğunuz için hayatının bir çok detayını biliyorsunuzdur. Bu, bir ayrıcalıktır ve aynı zamanda sorumluluk ister. Size 5 yaşına kadar yatağını ıslattığını anlatmış da olabilir; ama bunu herkese anlatırsanız rahatsız olacağı kesindir." Söylenecek ve söylenmeyecek şeyler olduğunu anlatan uzmanlar, şu gerçeğe dikkat çekiyor: "Kaldı ki size anlattığı bütün sırlarını başkaları ile paylaşırsanız sizin ne ayrıcalığınız kalır? Oturun ve düşünün; Siz onun yerinde olsaydınız sizin her şeyinizi anlatmasını ister miydiniz? Onun da başkalarının bilmesini istemediği şeyler vardır. Kesinlikle anlatmamanız gereken bir şey daha var; Yatak odası davranışlarınız. Çıkardığı sesler ve gizli zevkleri hakkında asla konuşmayın."
6) Geleceği Planlamak
Erkeklerin içlerinden geldiği gibi davranmayı sevdiğini ve sürprizlerle dolu bir yaşam istediğini anlatan uzmanlar, gelecek için şu tavsiyelerde bulundu: "Siz, cumartesi akşamlarının programını 3 hafta önceden yaparsanız, çok sevdikleri sürprizleri yaşayamazlar. Üstlerine fazla düşerseniz, hareketlerinin kısıtlandığını düşünürler. Uzun zamandır biriyle birlikte olan bir erkek bile özgürlüğünden kolay kolay vazgeçmez. Eğer siz de planlama huyundan vazgeçemiyorsanız, en azından havayı yumuşatın. Ona öneri yapın, 'emir' vermeyin. Böylece kendine de söz hakkı verdiğinizi düşünür ve rahatsız olmaz."
7) "Biz" Kelimesini Çok Erken Kullanmak
Her ilişkinin "sen ve ben" olarak başladığını belirten bir uzman, sözlerini şöyle tamamladı: "Biz'e dönüşüp dönüşmeyeceği kesin değildir. Bunun olmasını beklemekte acele etmeyin. Erkekler aceleci kadınlardan hiç hoşlanmaz. Erkeklere her şeyden bahsedin, sadece evlilikten bahsetmeyin. Evlilik kelimesini duyar duymaz bekarlık zamanlarının özlemini duymaya başlayacaktır. Gelecekle ilgili çeşitli fantezileriniz varsa onlardan fazla söz etmeyin, yoksa onu nikah masasına oturtmayı planladığınızı düşünüp sizden uzaklaşabilir."