Gülümse, kalbin sızlıyorsa da, hatta kırılmışsa da. Gökyüzü bulutlarla doluyken seni yakalar. Eğer korkuların ve üzüntülerin arasında gülmeyi başarırsan, yarın güneşin senin için doğduğunu görürsün. Yüzünü keyfinle aydınlat. Hüznün bütün çizgilerini sakla. Belki gözyaşı çok yakında. İşte tam da o zaman gülümsenin zamanı. Gülümse, ağlamak neye yarar. Sadece gülümse. O zaman hayatın hâlâ yaşanmaya değer olduğunu görürsün.. :)


Ara ki, bula ki ,)

16.12.10

Evlilik


Evlilik,inanmadığım halde içerisinde 17seneyi bitirdiğim bir kurum benim için..17 senede(abartmıyorum)40 çift arkadaşımın son verdiği kurum ayni zamanda da..
Evliliğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belki de kuruma inanmamaktan geçiyor.
Evliliği toplumun dayattığı şekilde yasamamaktan..Nedir bu dayatmalar?Erkeğin muhakkak kadından yasça büyük olması,eğitim seviyesinin erkeğin lehine yada en azından eşit olması bunların sadece ikisi..
Olmaz,yürümez diyor toplum..Erkek yaşça büyük olmalı ki, kadına 'höt' dediğinde oturmalı kadın..
Ya da yumuşatıyorlar;Efendim kadın erkekten önce çöktüğü için (hani doğum felan) küçük olmalıymış yaşı..Eğitimde de böyle..Kadının çok okumuşu bilmiş olurmuş,evde kalmakmış layıkı..

EŞiM BENDEN 2 YAŞ BÜYÜK;ne 'höt' dememe gerek kaldı 17 senede,ne de benden önce çöktü..Yıllar içinde ben yaşlandıkça o gençleşti,
-'Ooo Can bey kapmışsınız çıtırı 'esprilerine muhatap dahi oldum.
EŞiM 3 ÜNiVERSiTE BiTiRDi;ben bi taneyi 9 senede bitirdim..Ne o bana bilmişlik tasladı,ne ben ona ezik baktım..

Kulağa gelen müzik tekse de,onu oluşturan notalar farklıdır der Halil Cibran..
Bunu unutmadık biz.Ben konuşurken o dinledi,ben dinlerken o konuştu 17 sene. O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o 'haklısın bitanem..'dedik,Öfke bitip fırtına durulduğunda 'ama bi de böyle düşün' de dedik fikrimizi savunurken.

Farklı insanlar olarak görmedik birbirimizi, aynı amaç için savaşan neferlerdik bu hayatta..Asla bilmedik ne kadar para kazandığımızı, ortak cüzdanımızdan gerektiği kadar aldık..Ne kadar çalarsa çalsın masanın üstünde telefon, kim bu saatte arayan karşı cins diye sorgulamadık da ama..
Sevginin en büyük dostuydu bizim için 'güven'..Ve güvenin ardına saklanmış bir 'saygı' vardı daima.. Ne kavgalar, ne badireler atlattık 17 senede..

Eee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi sütliman yaşayacaktık..Bir gün öyle bir girdik ki birbirimize,ben ilk kez odamın dışında yattım bi gece, misafir odasında..Gece yarısı kapı açıldı eşim;-'Ne yapıyorsun burda?' diye sordu kapının eşiğinden, 'uyuyorum' dedim buz gibi bi sesle..Gitti,gelmesi 1 dakikasını almıştı elinde yastıkla..'kay yana' dedi daracık yatakta. 'ne yapıyorsun?' dediğimde 'benim yerim senin yanın,sen gelmezsen ben gelirim' dedi..Anladım ki o gece,en uzun kavgamız yat saatine kadar sürecek..Ve bence doğrusu da bu..Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde kavga ettik, yatak odamız hariç..

Kırsak da zaman zaman kalplerimizi, asla kin tutmadık birbirimize..Toplum kurallarıyla oynasaydık bu oyunu belki de 41 inci çift olacaktık o listede..Ama oyunun kurallarını biz koyduk..Ne de olsa bizim oyunumuzdu,oynanan..

Evlilik;hesapsız içine dalınması gereken bi oyun bence..Topluma kulaklarını tıkayarak hem de..Ne benim,ne de bizim sözlerimizle..Sadece gönlünüzden geçtiğince..Dediği gibi Ataol Behramoğlu'nun;'..Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:Yaşadın mi büyük yaşayacaksın,ırmaklara,göğe,bütün Evrene karışırcasına.Çünkü ömür dediğimiz şey,hayata sunulmuş bir armağandır.Ve hayat,sunulmuş bir armağandır insana..

Can Dündar

Aşkın tadını çıkar!


Madem ki bir aşkın var, ne güzel tadını çıkar...
Her şeye boşver ve aşkı yaşa...
İlle de büyük aşk olması gerekmez;
yaşanan her aşk büyüktür,
yeter ki tadını çıkarmasını bil...

Çok büyük umutlar bağlama,
yarını hiç düşünmeden, günü gününe sev,
sevginin tadını çıkar...
Sevgide geleceği düşünürsen aşkı b.mb.k edersin...
Sakın haaa... Sonsuz monsuz diye herifin başını yeme...
Her şeye boşver; öylesine sev ki, sevdiğin erkeği bile umursama,
salt kendin için sev, bencilce yaşa aşkı, bütün maddesiyle...

Yaşamdan elinde kala kala salt yaşadığın sevgiler
kalır sonunda, aslolan aşktır yaşamda...
Dolu dolu, dolu dizgin, zilzurna,
saniye saniye aşkı yaşayarak sev...
İki yıl, üç yıl sürecek diye umutlanıp enayilik etme...
İster sürer, ister sürmez... Sen o anı yaşa yeter ki...

Yitirdiğin zaman; yaşadıklarını kazanmış olacaksın...
Sonunda elbet yitireceksin, ama yitireceğini hiç düşünme;
çünkü aynı zamanda kazanmışsındır da...
Anılar kazanıyorsun daha ne...
İç o zaman, sarhoş ol...
Yüce yüce şeyler düşünme severken,
sevgiyi berbat edersin;
çünkü sevginin kendisinden daha yüce bir şey olmaz...

Aferin sana seviyorsan, seviliyorsan...
Sakın kuşkulara kapılma.
Severken yirmi yıl sonrasını değil,
yirmi dakika sonrasını bile düşünme an an yaşa,
derin derin hem de...

Afferin sana... Çok sevindim..
İşe güce boşver... Keyfince yaşa, sev...
Sevildikçe sev, sevilmeyince de tastamam boşver ve
o zaman o güzelim yalnızlığına sarıl...
O yalnızlık ki, bütün sevgilerden daha güzeldir ve
sonunda kollarımızla sararız...

O zaman da hiç üzülmeyeceksin.
Çünkü nasıl olsa, sığınacak bir yalnızlığımız var;
Günün birinde anamız bile bizi bırakır gider,
ama o yalnızlığımız biz yaşadıkça bizi hiç bırakmaz...

Severken bunları düşünme,
lütfen yarınsız sev ki,
sevginin tadını çıkarasın...

Aziz Nesin

Nergis


Narcissus'u bilirsiniz:
Öyle heybetli ve güzelmiş ki, bakmaya doyamazmış kendine... Gün boyu ayna karşısına geçip kara gözlerini, incecik burnunu, dar kalçalarını, kıvırcık saçlarını seyredermiş hayran hayran... Bir gün ır­mak kenarında gezinirken, sudaki yansımasına ilişmiş gözü... uzanıp, iyice bak­mak istemiş. Tam gördüğünde kendini, dengesini kaybedip düşüvermiş ırmağa, kapılıp gitmiş suya...
Yeryüzünün en güzel insanının öldüğü­nü duyan Tanrı, unutulmaması için O'nu her bahar açan güzel kokulu bir çiçeğe dönüştürmüş.
Narcissus, nergis olmuş.

Kıssadan hisse, benden size tavsiye, ta­ze bir nergis verin bugün sevgilinize...
Sonra da, nerede baharsa mevsim, ro­tasını oraya çevirip içindeki eski baharla­ra koşan bir gezgin gibi "Bahar getirdim sana" deyin, baharın elinizde olduğunu unutmadan...
Gözlerinizdeki ırmağa baktığınızda kendinizi göreceksiniz; dikkat edin de hayran olup düşmeyin!
Düşüp bahar kokulu bir çiçeğe dönüşmeyin...

Sevgi vermenin yolları..


1. Önce kendinizi sevin.
2. Güne, sevdiğinizi kucaklayarak başlayın.
3. Kahvaltıyı sevdiğinizin yatağına götürün
4. Birbirinize her ayrılışınızda "seni seviyorum" deyin.
5. Sık sık iltifat edin.
6. Aranızdaki farklıkları kabullenin ve takdir edin.
7. Her günü son gününüzmüş gibi yaşayın.
8. Beklenmedik aşk mektupları yazın.
9. Birlikte bir fidan dikin ve onu sevgiyle büyütün.
10. Haftada bir dışarı çıkın.
11. Birbirinize bir nedeni olmadan çiçek gönderin.
12. Birbirinizin arkadaşlarını ve ailelerini kabullenin ve sevin.
13. "Seni seviyorum" yazılı kağıtlar hazırlayın ve evin her yerine asın
14. Durun ve çiçekleri koklayın.
15. Beklemediği anda ona bir öpücük kondurun.
16. Birlikte güneşin doğuşunu seyredin.
17. Gerektiğinde özür dileyin.
18. Aşık olduğunuz günü unutmayın ve sık sık anın.
19. Elele tutuşun.
20. Gözlerinizle "seni seviyorum" deyin.
21. Kollarınızda ağlamasına izin verin.
22. Ona, onu anladığınızı söyleyin.
23. Aşkınıza ve bağlılığınıza kadeh kaldırın.
24. Birbirinizi tahrik edin.
25. İhtiyacınız olduğunda size yardım etmesine izin verin.
26. Yaptığı şakalara gülün.
27. İç güzelliğini övün.
28. Bir günlüğüne de olsa onun sorumluluklarını paylaşın.
29. Hayal kurması için yüreklendirin.
30. Ona herkesin önünde sevginizi gösterin.
31. Üzerinizde hiçbir şey yokken birbirinize masaj yapın.
32. Aşk günlüğü tutun ve özel anlarınızı not alın.
33. Sirinlendiğinizde birbirinizi yatıştırın.
34. Çıplak ayakla kumsalda yürüyüş yapın.
35. Ona yeniden evlenme teklif edin.
36. Evet deyin.
37. Birbirinize saygılı olun.
38. Onun en büyük hayranı olun.
39. Ona ihtiyaç duyduğu sevgiyi gösterin.
40. Ona almayı hayal ettiğiniz kadar sevgi gösterin.
41. Yaptığı işlere ilgi gösterin.
42. Bir proje üzerinde birlikte çalışın.
43. Fırsat buldukça birlikte oyun oynayın.
44. Salıncağa binip ay ışığında mümkün olduğu kadar yükseğe sallanın.
45. Yağmurlu bir günde evde piknik yapın.
46. Yatağa asla sinirli girmeyin.
47. Dualarınızda ilk sırayı o alsın.
48. Birbirinize iyi geceler öpücüğü verin.
49. Sarılarak uyuyun.

Hayatın 40 altın kuralı ;)

1) Ucuz araba kullan ama, alabileceğin en güzel evi al.
2) Adam gibi üç fıkra öğren.
3) Sevinçlerini sakın erteleme.
4) Eşini çok iyi seç. Çünkü bu seçim mutluluğunun veya bedbahtlığının %90 'ını oluşturur.
5) Hergün 30 dakika yürüyüş yap.
6) Her yemekten önce şükret.
7) Bir arkadaşının sırrını açıklamadan önce iki kere düşün.
8) Maaş çekini imzalayan kişileri asla eleştirme.
9) Kaybedecek şeyleri olmayan insanlardan kork.
10) Gözünün önünde hep güzel şeyler bulundur.
11) Çocukların, adet kelimesini duyduklarında seni hatırlayacak şekilde yaşa.
12) Dinine ait kitabı tam anlamıyla okumak için kendine bir yıl süre tanı.
13) Kendini ve başkalarını affetmesini bil.
14) İlkyardımı öğren.
15) Biri seni kucakladığında ilk bırakan sen olma.
16) Her gün altı bardak suyunu içmeyi unutma.
17) Seni seven insanları koru.
18) Zorda olsa ailenle tatil yapmak için herşeyi dene. Bu tatildeki anlar, hayatının en değerli anlarından biri olacak.
19) Kendine yapılması istemediğin hiçbir şeyi başkalarına yapma.
20) Başarıya, iç huzura kavuştuğun, sağlıklı olduğun ve sevildiğin zamanı değerlendir.
21) Başarılı ve iyi bir evliliğin iki şeye bağlı olduğunu unutma.
a) Doğru insanı bulmak. b) Doğru insan olmak.
22) Ebeveynlerini, eşini ve çocuklarını eleştirmek istediğin zaman dilini ısır.
23) Sevimsiz olmayacak şekilde ayrı fikirde olmayı öğren.
24) Cesaretli ol, hayatına geri baktığında yaptıkların için değil yapmadıkların için üzüleceksin.
25) Çok mükemmel bulduğun bir fikri başkasının engellemesine izin verme.
26) Keyifsizliklerini açığa vurma.
27) Nasıl bir duygu olduğunu öğrenmek için 24 saat kimseyi ve bir şeyi eleştirme.
28) Evliliğini güzelleştirmek için her gün birşeyler yap.
29) İyilik dolu bir sözü ve iyiliğin etkisini asla küçümseme.
30) Çocukların hakkında başkalarına iyi birşeyler söylerken, bırak onlarda duysun.
31) Güç, sahip olduğun mallarla ilgili değildir. Unutma.
32) Çocuklarını anlamaya çalış, yargılamaya değil.
33) Kalem ve not defterini daima yanında taşı.
34) Zaman ve kelimeleri boş yere harcama. İkisi de çok değerli.
35) İnsanların yaptıkları olumsuz şeyleri değil, ileride yapacaklarını düşün.
36) Senden az ya da çok parası olanlarla, paran hakkında konuşma.
37) Birşeyi elde etmek için çok çaba sarfettiysen, tadını çıkarmak için zaman ayır.
38) Birisinin kahramanı ol.
39) Neyi ve kimi desteklediğini insanlara söyle.
40) Sadece aşk için evlen.

Yarın geç olmasın?!


söylemek istediğin ne varsa bu gün söyle
gizli, saklı hiçbir şey kalmasın aramızda
dostluğumuz olabildiğince güzelleşsin
güzel anılar bırakalım yarınlara
hiçbir şeyden çekinmeden, korkmadan
aklımıza ne geliyorsa yapalım bu gün
düşlerimizde ne varsa söyleyelim
her şeyi konuşalım bu gün
duygularımızın katili olmasın sessizlik
duygularımızın katili olmayalım
söylemek istediğin ne varsa bu gün söyle
şimdi söyle
hemen söyle
yarın çok geç olmasın
ilkbahar çok güzel diyordun
bu bahar hep birlikte olalım mı, ne dersin?
kışa kalmasın hiçbir şey
hiçbir şeyi ertelemeyelim
hiçbir şey yarım kalmasın
yarın çok geç olabilir sevgilim!
unutma
yaşanan an bir daha yaşanamıyor
satın alınamıyor geçen günler
gelecek bilinemiyor
ve zaman hızlıca akıp geçiyor
görüyorsun
her şey değişiyor
sakın erteleme geleceğin günü
yarın çok geç olmasın
sakın geç kalma bir tanem!
tüm dostlarını aramalısın bu gece
eski sevdalarda hatırlanmalı
yüreğindeki sevgi tomurcukları çatlamalı artık
yarın çok geç olabilir!
uzun zaman aradığını bulmalısın bu gece
yok etmeden, çoğaltarak geleceğin düşlerini
elde etmelisin özlemlerini, hasretin bitmeli
ya hasretin bitmeli ya da unutmalısın
çünkü yaşam beklenmedik bir anda bildiğini okuyabilir
söylenmedik söz kalmasın yarına
defalarca söylemiş olsan da
bu gece, bir defa daha söylemelisin "seni seviyorum" 'u
hem de ağız dolusu ve gülerek, hadi söyle canım
bir defa daha "seni seviyorum" de
bir defa daha bir tanem!
hayatın anlamı sevgilerle dile gelmeli
dostluklarda, paylaşımlarda aramalısın mutluluğu
ve sımsıkı sarılmalısın sevdalarına
kendi yüreğinde aramalısın sığıntı yerini
önce yüreğinde bulmalısın
huzur ve mutluluğu
şimdi kocaman binaların yerlerini sorma bana
yıkıntıları gösterip; ağlama!
yalanların arasında anlamı yok gözyaşının
gözyaşını sil kara gözlüm
sen de gördün işte kumdan kaleler gibi yıkıldı hepsi
binlerce geleceği, özlemi, binlerce düşü yok edip gitti
bütün kilitli kapıları aç bu gün
sakladığın ne varsa çıkar hepsini
naftalin kokan çeyiz sandıklarını da aç bu gün
eski günlerini anımsa, anımsa ve hayret et
nasıl da çabuk geçmiş günler nasıl da uçup gitmiş
nasıl da zamanı geçmiş bir şeylerin,
nasıl da yalan olmuş bir şeyler değil mi?
otur ve düşün!
gardolabının tüm kapaklarını aç bu gün
uzun zamandır giymediğin özel günler için ayırdığın
en güzel giysini giy bu gün en pahalı kokunu sürün
boş ver kullan hepsini
özel günün yaşadığın gündür
yarın çok geç olmasın!
sevgiler yalan olmaz tatlım, sevginin yalanı olmaz.
yalanın adı sevgi değildir tatlım.
tıpkı aşkın adı sevişmek olmadığı gibi..

Kadın olmak :)


Bir kadın çocuktur aslında..
Çocuk gibi davranmayı sever..
Erkeğin kendisine bir çocuğa gösterdiği şefkati göstermesini de ister..
Bir çocuğu okşar gibi incitmekten korkarak okşamalıdır erkek kadını..
Ama her kadın çocukça da olsa dinlenilmesini, dikkate alınmasını ister..
Yani bir kadının çocukluk yapmasına izin vereceksiniz,
Ama asla onu bir çocuk olarak görmeyeceksiniz..
Bir kadın güçlüdür aslında..
Hatta erkeklerden çok daha güçlüdür..
Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasını sevmez..
İster ki erkeğin gücü kendisine huzur versin..
Kendi kendine yapabileceği şeyleri bile erkeğin yapmasını bekler..
Böylece hem daha kadın olduğunu hissedecektir,
Hem de erkeğinin ne kadar güçlü olduğunu görecektir..
Ancak kadın gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz,
Yapmak istediği bir şey varsa mutlaka yapar..
Bir kadın sevgilidir aslında..
İçinde her zaman sevgiyi taşır..
Sevdiklerinden kolay kolay ayrılamaz,
Sevdiklerini kolay kolay kıramaz..
Zor sever ama tam sever..
Bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için
Yüreğinin kabul ettiğini beyninin de kabul etmesi gerekir..
Ve sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsınız..
Belki kolayca yüreğine girebilirsiniz,
Ancak beyninde yer etmemişseniz her an terk edilebilirsiniz..
Sevmediği halde terk etmeyen kadınlar da var elbette..
Bunun nedeni ise engelleyemedikleri "acımak" duygusudur..
Bir kadın yalnızdır aslında..
Hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz..
Kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep yalnızdır..
O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez,
Hiçbir anahtar o dünyanın kapısını açamaz..
Yalnızlık onun sığınağıdır..
O sığınağa ne zaman gireceğine, ne kadar kalacağına hep kendisi karar verir..
Sığınaktayken oradan çıkmaya zorlarsanız onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz..
Bir kadın bilgindir aslında..
Neler yapabileceğini erkek aklı hayal bile edemez..
Yaratıcılığının sınırı yoktur..
Ama bunu ortaya çıkartmak için hayatının erkeğini bekler..
Hoyratça harcamaz yaratıcılığını, sadece erkeğine saklar..
Bir kadının gerçek erkeği olmayı başarabilmişseniz çok şanslısınız demektir..
Çünkü yaşamınız asla sıradan olmayacaktır..
Bir kadın hayattır aslında..
Çünkü hayatın içinde olan her şey ancak kadınlar olduğunda anlam kazanıyor..
Yemek yemek, su içmek bile..
Bir kadının elinden içtiğiniz suyla kendi kendinize bardağı doldurup içtiğiniz su arasındaki lezzet farkını anlayabiliyor musunuz?
Anlıyorsanız ne mutlu size..
Anlamıyorsanız, ne yazık ki yaşamıyorsunuz..

Can Dündar

Gülümse hadi gülümse bulutlar gitsin :)


O gün gökyüzünde şimşekler çakıyor, yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu. Küçük kız her sabah olduğu gibi annesinin sesiyle uyanmış, kahvaltısını etmiş ve okuluna gitmek üzere yola çıkmıştı. Ancak şimşekler birbirinin peşi sıra o kadar gürültüyle çakıyordu ki, küçük kızın annesinin içini bir endişe kaplamıştı.

Anne, yavrum bu havada yolda yürürken korkmasın diye düşündü. Sırtına bir şey geçirdi ve sokağa fırladı. Okul yolunda kızını aramaya başladı...

Derken bir de baktı ki, kızı az ileride minik adımlarla yürüyor, şimşek çaktığı anda durup gökyüzüne bakarak gülümsüyordu. Anne kızının bu davranışına pek bir anlam veremedi; meraklandı. Yanina yaklaşıp sordu: Yavrum, hiç korkmadın mı bu havada yalnız yürümekten?
Hem ne zaman şimşek çaksa durup yukarı bakarak öyle ne yapıyorsun?

Küçük kız cevap verdi: Gülümsüyorum... Çünkü Tanrı fotoğrafımı cekiyor :)

Yaşamı nasıl algılıyorsak öyle yaşıyoruz diyenler yanılmıyorlar galiba.

Hayat;

Hayat;
Bir yaşam öyküsüne katlanılamayacak kadar uzun!
Bir gülümseyişe,bir kıpırdanışa,bir dokunuşa vakit ayıramayacak kadar kısa!

Hayat;
Gerçekleri sırtlayıp taşıyamayacak kadar ağır!
Bir kuşun kanadına konup da ona bile hissettirmeden uçabilecek kadar hafif!

Hayat;
Her anını dibine kadar yaşamaya çalışmak için nefes nefese koşturmayı göze alacak kadar dolu!
Bütün yaşadıklarının sadece bir hayal olduklarını hissettirecek kadar boş!

Hayat;
Koskoca ömürde 'bir yalnız gün daha nasıl geçecek,şu saatler nasıl bitecek' diye şikayet edebilecek kadar muamma!
Göz açıp kapayıncaya kadar geçen sürede nihayete erebilecek kadar da basit!

Hayat;
Kendini oluşturan her büyüyü,her cazibeyi,her rengi,yürekleri hoplatacak,kanlarımızı kaynatacak kadar parlak ve güzel!
Gözlerimizi acılarla,hüzünlerle,ayrılıklarla,ölümlerle buluşturduğumuzda,sadece iki renk!Gri ve siyah!

Hayat;
Her anını tuvallere,yazılara,şiirlere,gösterilere döküp sergileyebileceğin kadar sanat!
Tek bir uyanışta,görevinin tek bir oyundan ibaret tek bir rol olduğunu fark edebileceğin kadar da kısır ve monoton!

Hayat;
Senin tek bir 'evet'inle başkalarına bölüştürüp sunabileceğin,nefes alıp verişlerinle 'paylaştırabileceğin' kadar hayret verici ve cömert!
Tek bir 'hayır'ınla herşeyi mahvedebileceğin,yok edebileceğin kadar da cimri ve densiz!

Hayat;
Gerçek yaşam öykülerine katlanabilecek gücü bulup,bulaştırıp,daha da büyüğünü oluşturabilecek kadar heybetli ve zor!
Her şeyden vazgeçip 'yaşama veda etmeyi isteyecek' kadar da güçsüz ve zayıf!

Hayat;
Sevmeyi bilecek,bilmiyorsa öğrenecek,tadacak,sunacak,paylaşacak ve böyle sevgilerle,bütün sevgileri çoğaltabilecek kadar anlam'lı!
Nefreti seçip,sıçratmak,sıçrattıkça da o pisliğe bulaşacak kadar anlam'sız!

Hayat;
Gerçek yaşam öykülerine katlanmaya değecek kadar 'Yaşanmaya değer'

Hayat;
Onu kısaltmanın haksızlık olduğunu anlatacak kadar 'öğretici'!
Bir daha bulunmayacak,yaşanmayacak kadar 'tek'!

Hayat;
Sadece senin dilediğin kadar uzun!
Sadece senin dilediğin kadar kısa!

Sevgi nedir?


Muhasebeciler : Sevgi ; Geri dönüşüm sağladığı için kar oranı yüksek bir tür kredidir..
Ekonomistler : Sevgi ; Talebin her zaman için arz' dan fazla olduğu bir alışveriştir..
Matematikçiler : Sevgi ; Sonsuzluktur, çünkü burada iki ' nin böleni yoktur..
Geometriciler : Sevgi ; İki gönül arasındaki en kısa yoldur..
Fizikçiler : Sevgi ; Kalbin yoğunlaşması sonucu iki gönülün birbirine kaynaşmasıdır..
Kimyacılar : Sevgi ; İki kalbin birleşmesi sonucu ortaya çıkan reaksiyondur..
Filozoflar : Sevgi ; Çocuklar için oyun, gençler için zevk, yaşlılar için güvendir..
Öğretmenler : Sevgi ; Tekil gibi görünen ama çoğul olan, cins isim gibi görünen ama özel olan ve her cümlede anlam ifade eden bir kelimedir..
Mimarlar : Sevgi ; İki dinamik nesnenin arasında sağlam bir köprü oluşturan değerdir..
Ve ; Bilgisayarcılar der ki : Sevgi ; Bazen iki sistemin iletişimini hızlandıran önemli bir sistem dosyası ; Bazen de bütün sisteminizi çökerten bir virüstür..

Aşk?..


Aşk: Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu.
TDK Türkçe Sözlük'te karşılığı tam olarak böyle yer alır.
Ama Aşk farklıdır..

Her aşk, aşık farklı farklı yaşar bu duyguları.
Aşklar vardır ayrılıklar üzerine kurulmuş, aşklar vardır imkansızlıklar içinde.
Aşklar vardır yalancı düşlerden, gerçek mi acaba düşlerine ümit ile taşınan.
Aşklar, aşıklar ve hayat..

Aşk, hayatın gülümseyen yüzüdür aşıklar için. Tüm yaşama nedenleri, tüm mutluluk sebebi, hayatın en güzel günleri.
Aşıkların unutamayacağı en güzel kadın ya da erkektir aşk.
Aşk, tutkuydu iki kalp arasında.
Aşk, yaşadığımız her anı güzel yaşamaktı.
Aşk, hayal kurmaktı uykusuz gecelerde. Deniz kenarlarında elele tutuşup yürümek, gülmekti sebepsizce.
Aşk, filmi gibi yaşamaktı aşk. Film hiç bitmezdi, bilinen son bilinse bile aşk hiç söylememekti.
Aşk, çekingen olmaktı hayata karşı. Biraz utangaç, biraz kırılgan, biraz acı çekmekti.
Aşk, cenneti ararken cehennem ateşi ile yanmaktı. Beynin, kalbin, vücutların yanmasıydı aşk.
Aşk, bir hayaldi. Prens ya da prenses olmaktı. Gerçeğinden daha güzel, hayale yaklaştıkça kaybolan hayat gibi.
Aşk, bazen hayal kırıklığıydı. Mutsuzluklar yaratırdı aşka dokunulduğunda geçen.
Aşk, ölmekti.
Aşk, düştüğü yürekleri vuran mavi melekti. Aşk, dünyada aşıkları güzelleştiren ve iyileştiren melekti.
Aşk, denizi bekleyen deniz feneriydi. Gece gündüz doya doya tadına vara vara aşkı beklemekti.
Aşk, bir sabah uyandığında kulağına şiirler söyleyerek uyandırmaktı.
Aşk, uyandırmadan önce gözleri öpmek, ellere sarılıp güneşin doğmadığı adayı bulup, ada havasını içe çekip aşka sarılmaktı.
Aşk, yeryüzünün hiç söylenmemiş sözlerini söylemekti.
Aşk kimsenin anlatmadığı gibi anlatmaktı sevgiliyi.
Aşk, kimsenin sevmediği gibi sevdiğine inanmaktı.
Aşk, dünyada örneği olmayan mutluluğu yaşatmaktı.
Aşk, yaşanan aşkların toplamıydı. Yaşanan her aşkdan güzel bir yanı alıp biriktirmekti.
Aşk, yeni bir başlangıç, yeni bir sonuçtu.
Aşk, benim için bir son noktaydı. Yaklaştıkça uzaklaştığım, aşka kavuşmaya çalıştıkça varamaz olduğum bir son nokta.
Aşk, ile yaşamaktı.
Aşk, beklemekti. Sessizce ve sabırla beklemek.
Yıllanmış bir şarabın çekici tadıydı aşk, bir yudumda yaşanan.
Aşk, güneş yerine aşkın doğmasıydı. Gece, ay yerine aşkın aydınlatmasıydı.
Aşk, yaşanan her an aşk olmaktı.
Aşk, her haliyle sevmekti.
Aşk, duygu dolu bir buluttu yağmurlar yağdıran.
Aşk, gölge oyunuydu. Gölge gibi yaşamaktı her zamanı birlikte.
Aşk, gözlerin içine aşkı çizmekti. Her göz açıp kapamada aşkı görmekti. Gözler aşkın büyülü hapisiydi.
Aşk, tutuklu kalmaktı.
Aşk, yaşanan her anı güzelleştirmeydi. Yaşananlar ve yaşatılanların kaldığı herşeydi.
Aşk, benim için her şeydi..

Yeşim Şahin

Kadınların AŞK'ta yaptığı 7 büyük hata


Aşk hayatında kadınların yaptığı büyük hataların ilişkilere büyük zarar verdiği ve ilişkileri bitirdiği belirtildi. Uzmanlar, her ilişkinin evlilikle sonuçlanmadığını ve birçok arkadaşlığın daha başlamadan bittiğine dikkat çekti. İşte kadınların aşkta yaptığı 7 büyük hata.
1) Erkeği Konuşmaya Zorlamak
Kadınların, erkek arkadaşlarına nerede nasıl ilgi göstereceğini bilmemesinin ilişkileri olumsuz etkilediğini belirten uzmanlar, erkeklerin kadınlar kadar konuşmayı çok sevmediğini ve daha çok akıllı ve ağır başlı kadınlardan hoşlandıklarını söyledi. Erkeklerin, en ufak bir problemde bile ağlayan kadınlardan hoşlanmadığını ve söylemek istediklerini söyleyemediğini ifade eden uzmanlar, kadınların "gözyaşı" silahını gereksiz durumda kullanmasının yanlış olduğunu anlattı. Uzmanlara göre, kadınların aşkta yaptığı 10 büyük hatayı şöyle özetledi: "Sevgiliniz biraz suskunsa onu rahat bırakın. Onu rahat bırakmak yerine, sürekli üzerine gidip her şeyin yolunda olup olmadığını sorarsanız onu sıkarsınız. Erkekler, kadınlar kadar çok konuşmayı sevmez. Sizin için 'vakit geçirmek', 'arkadaşlarınızla oturup sohbet etmek' anlamına gelebilir. Ama erkekler tek başlarına da çok mutlu olabilir. Eğer daha yeni kavga etmişseniz ve erkeğiniz sizinle konuşmuyorsa, üstünüze alınabilirsiniz. Kalbini kırmış olabilirsiniz ve kızgınlığını konuşmayarak ifade ediyor olabilir. Eğer ortada bir tartışma yokken suskun davranıyorsa, belki de onun da biraz yalnız kalmaya ihtiyacı vardır. Onu soru bombardımanına tutmak yerine, suskunluğuna saygı gösterirseniz size daha minnettar olacaktır."
2) Hesabı Sürekli Ona Ödetmek
Erkeklerin, genellikle cömert davranmayı sevdiğini anlatan uzmanlar, bu konuda uyarılarını şöyle sürdürdü: "Belki elinizi cebinize sokmanıza bile izin vermezler. Ama bırakın içlerinden gelerek bunu yapsınlar. Eğer her zaman hesap ödeme görevini ona bırakıyorsanız, kendilerini kullanılmış gibi hissederler. İlişkide eşitlik olmalı. Eğer sürekli sevgilinizin her şeyi ödemesini bekliyorsanız, kısa sürede asıl duygularınızdan şüphelenip ondan faydalandığınızı düşünecektir. Erkekler, bir tartışma sonrasında hatalı olsa da ya hiç bir şey söylemez ya da çok doğal bir şekilde özür diler. Kadınlara gelince durum değişir. Erkekler gözyaşlarından etkilenir ve hiç bir erkek bir kadını ağlatmak istemez. Ne var ki, her şeye ağlarsanız sizinle doğru dürüst konuşamayacak ve söylemek istediklerini söyleyemeyecektir. Daha da fazlası, size bir suçlama getirildiğinde ağlamaya başlarsanız, sevgiliniz, suçunuzu örtmek istediğinizi düşünebilir."
3) Arkadaşlarınızın Yanında Sevgilinizin Arkasından Konuşmak
Uzmanlar bu arada "İlişkinin sırlarını anlatmak kadar kötü bir şey olmadığına" dikkat çekiyor. Uzmanlara göre, "En şık kıyafetlerinizi giyip arkadaşlarınızla birlikte bir davete gidiyorsunuz. Ne var ki aranızdaki bir olayın tüm detaylarını anlatmışsınız. Onlar da sevgilinize anlamlı bakışlar atmaktan kendisini alamıyordur. Bu yine bir derece idare edebilir; ama sevgilinizin hatalarını anlatmak çok büyük bir gaf olur. Arkadaşlarınıza anlattığınız şeyler konusunda çok dikkatli olmanız gerekiyor. Siz unutabilirsiniz veya affedebilirsiniz ama arkadaşlarınız size yapılan haksızlıkları kolay unutmaz. Anlattıklarınız olumsuz olmasa da sevgilinizle ilgili olan bütün sırlarınızı ortaya dökmekten kaçınmalısınız. Bazı olaylar yalnız aranızda kalmalı."
4) Kalabalık Yerlerde Sevgilinize Fazla Asılmak
"Erkek arkadaşınıza sevginizi göstermek güzel bir şey" diyen uzmanlar, "Ama unutulmaması gereken bir nokta var; Yatak odanızda yapacağınız hareketleri, herkesin gözünün önünde yapmamalısınız" uyarısını yapıyor. Erkeklerin duygularını kadınlar kadar kolay gösteremeyeceğini belirten uzmanlar, şu konulara uyulmasını istedi: "Yabancıların önünde ise hiç gösteremez. Her erkeğin kendine özgü bir davranışı vardır. Fazla ileri gidip gitmediğinizi anlamak için önce bir deneyin. Elini tutun veya omuzuna elinizi koyun ve nasıl bir tepki vereceğini görün. Eğer fazla yakınlıktan rahatsızlık duymuyorsa, sorun yok. Ama hareketlerinize karşı çekingen davranıyorsa, onu fazla zorlamayın. Bu üç kelimenin neden bu kadar can sıkıcı olduğunu bir de kendinizi erkek arkadaşınızın yerine koyarak düşünün. Küçükken anneniz de size böyle söylediğini ve bazı şeyleri ertelediğini unutmayın."
5) Üstüne Fazla Düşmek
Bazı kadınların sevgililerini günde en az 10 kez aradığını belirten uzmanlar, bunun yanlış olduğunu belirtiyor. Uzmanlar, bu konuda şu tavsiyelerde bulunuyor: "Tabii, erkeğinizi düşünmek güzel bir şey ama onun da bir iş ve sorumluluk sahibi olduğunu unutmayın. Herkes çalışırken onun oturup sizinle sohbet etmesi, profesyonel bir davranış sayılmaz. Saat başı sevgilinizi arayıp onu kontrol etmeniz de onu oldukça sıkabilir. Eğer aramadan duramıyorsanız, en azından vakti olup olmadığını sorun. Yine de aramalarınızı en aza indirmenizde fayda var. Sesinizi sürekli duymaktan sıkılabilir. Unutmayın ki onu nadir arıyorsanız, sesinizi duymak için can atacaktır. Onun sevgilisi olduğunuz için hayatının bir çok detayını biliyorsunuzdur. Bu, bir ayrıcalıktır ve aynı zamanda sorumluluk ister. Size 5 yaşına kadar yatağını ıslattığını anlatmış da olabilir; ama bunu herkese anlatırsanız rahatsız olacağı kesindir." Söylenecek ve söylenmeyecek şeyler olduğunu anlatan uzmanlar, şu gerçeğe dikkat çekiyor: "Kaldı ki size anlattığı bütün sırlarını başkaları ile paylaşırsanız sizin ne ayrıcalığınız kalır? Oturun ve düşünün; Siz onun yerinde olsaydınız sizin her şeyinizi anlatmasını ister miydiniz? Onun da başkalarının bilmesini istemediği şeyler vardır. Kesinlikle anlatmamanız gereken bir şey daha var; Yatak odası davranışlarınız. Çıkardığı sesler ve gizli zevkleri hakkında asla konuşmayın."
6) Geleceği Planlamak
Erkeklerin içlerinden geldiği gibi davranmayı sevdiğini ve sürprizlerle dolu bir yaşam istediğini anlatan uzmanlar, gelecek için şu tavsiyelerde bulundu: "Siz, cumartesi akşamlarının programını 3 hafta önceden yaparsanız, çok sevdikleri sürprizleri yaşayamazlar. Üstlerine fazla düşerseniz, hareketlerinin kısıtlandığını düşünürler. Uzun zamandır biriyle birlikte olan bir erkek bile özgürlüğünden kolay kolay vazgeçmez. Eğer siz de planlama huyundan vazgeçemiyorsanız, en azından havayı yumuşatın. Ona öneri yapın, 'emir' vermeyin. Böylece kendine de söz hakkı verdiğinizi düşünür ve rahatsız olmaz."
7) "Biz" Kelimesini Çok Erken Kullanmak
Her ilişkinin "sen ve ben" olarak başladığını belirten bir uzman, sözlerini şöyle tamamladı: "Biz'e dönüşüp dönüşmeyeceği kesin değildir. Bunun olmasını beklemekte acele etmeyin. Erkekler aceleci kadınlardan hiç hoşlanmaz. Erkeklere her şeyden bahsedin, sadece evlilikten bahsetmeyin. Evlilik kelimesini duyar duymaz bekarlık zamanlarının özlemini duymaya başlayacaktır. Gelecekle ilgili çeşitli fantezileriniz varsa onlardan fazla söz etmeyin, yoksa onu nikah masasına oturtmayı planladığınızı düşünüp sizden uzaklaşabilir."

15.11.10

Her gününüz Bayram Olsun! :)


Zamanla anlıyor insan: 3-4 güne sıkışmış bir tatilden öte bir şey bayram...

Hayata rasgele serpiştirilmiş ilahi ikramlar, kıymet bilen kullara her daim bayram yaşatır.

Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan...

Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık...

Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.

Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp "Çok şükür bugünü de gördük" diyebilmek...

Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.

Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır.

Bir kitabı bitirmek, bir binayı bitirmek, bir okulu bitirmek, kâbuslu bir rüyayı, kodeste ağır cezayı bitirmek bayramdır.

Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir ilişkiyi bitirmek de öyle...

Vuslat da bayramdır öte yandan...

Endişe içinde beklediğinden mektup almak, telefonda ansızın sesini duymak, deli gibi burnunda tütenin boynuna sarılmak bayramdır.

En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.

Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne bayramdır.

"Ona güvenmiştim, yanılmamışım" sözü bayramdır.

Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...

Yeni bir sözcük öğrenmek, bir tünelin sonuna gelmek, müzmin bir işin kapısını çarpıp uzun bir yola çıkıvermek bayramdır.

Zorluklara tek başına göğüs gerebilmek, gereğinde haksızlığın üstüne yalın kılıç yürüyebilmek bayramdır.

Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.

Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi, nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.

Sonrasında gelen ilk diş bayramdır, ilk söz bayram, ilk adım, ilk yazı, ilk karne bayram...

Güne gülümseyerek başlamak bayramdır.

"İyi ki yanımdasın" bayram, "Her şeyi sana borçluyum" bayram, "Hiç pişman değilim" bayram...

Evlatların mürüvvetini görebilmek, eve dolu bir torbayla gidebilmek, konu komşuyla yarenlik edebilmek, akşamları eskimeyen bir keyifle çay demleyebilmek bayramdır.

Zamanı donduran eski fotoğraflara nedametsiz bakabilmek, altı çizilmiş eski kitapları aynı inançla okuyabilmek, yol arkadaşlarının yüzüne utanmadan bakabilmek bayramdır.

Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayram...

Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur.

Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler.

Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır.

Her gününüz bayram olsun!

:)

Can Dündar

2.11.10

28.10.2010 için yazılmıştır! (ˆ◡ˆ)


Gelemedim ya doğum günümde bloguma gelemedim sizle bişiler paylaşamadım.
Ama o kelimeyi duyuyor gibiyim 'iyi ki doğdum' :)
Gerçekten harika bi doğum günü geçirdim.
Mutluydum en azından ve huzur da yanımdaydı daha ne olsun?

Başlıyorum.. :D
Herşey gönlümce olsun,
Yeni yaşım 25 bana uğur getirsin,
2011 benim yılım olsun,
Sevdiklerim yanımda ama sevmediklerim çantamda olsun (onlardan öğrenceklerim bitmicek lazım olduklarında çıkarabileyim:),
Şu dakikadaki mutluluğum benimle kalsın, 26 gelse de bile hiç biyere gitmesin hatta giderse de çoğalsın geri dönsün,
Derler ya bi insan mutlu değilse yanındakileri de mutlu edemezmiş diye; hıh işte beni hep mutlu edenler yanımda olsun,
25 olduğuma bakmayın hala minicik bi kız çocuğuyum, o yüzden kötü bişi olduğunda beni gördükleri anda şu kelimeler akıllarına gelsin.. 'Bir minicik kız çocuğu bak duruyor orada hala.. Anlatamam gördüklerimi o neşeli çocuğa..' (http://fizy.com/#s/1lry9p)
Kalbim kırılmasın,
Hayallerim suya düşmesin,
Ve ve ve..

Bu liste böyle gider canlarım o yüzden bütün iyi şeyler beni bulsun kafi ;)

Aaaa bu şarkıyı dinlemeden olmaz♥
http://fizy.com/#s/1ajf20

Hepimize mutlu günler! :)

26.10.10

25 dilde aşk ;)

Her kadın..


Her kadın; yakışıklı, anlayışlı, espirili, dürüst, güvenilir bi eş ister. Ama malesef yasalar tek bi erkekle evlenmene izin veriyooo :D

19.10.10

Bilmek istiyorum..

Geçinmek için ne yaptığın beni ilgilendirmiyor.
Neyi özlediğini, kalbinin arzuladığı şeye kavuşmanın hayalini kurmaya cesaret edip edemediğini bilmek istiyorum.

Kaç yaşında olduğun beni ilgilendirmiyor.
Aşk için, hayallerin için, yaşıyor olma serüveni için bir aptal gibi görünme riskini göze alıp alamayacağını bilmek istiyorum.

Ay'ın etrafında hangi gezegenlerin döndüğü beni ilgilendirmiyor.
Kederinin merkezine dokunup dokunmadığını, hayatın ihanetlerince açılıp açılmadığını, daha fazla acı korkusundan kapanıp kapanmadığını bilmek istiyorum.

Saklamaya, azaltmaya ya da düzeltmeye çalışmadan benim ya da kendi acınla oturup oturamayacağını bilmek istiyorum.

Benim ya da kendi neşenle olup olamayacağını, insan olmanın sinirliliğini hatırlamadan, bizi dikkatli ve gerçekçi olmamız için uyarmadan çılgınca dans edip, coşkunun seni parmak uçlarına kadar doldurmasına izin verip vermeyeceğini bilmek istiyorum.

Bana anlattığın hikayenin doğru olup olmaması beni ilgilendirmiyor.
Kendi kendine dürüst olmak için bir başkasını hayal kırıklığına uğratıp uğratamayacağını; ihanetin suçlamasına dayanıp, kendi ruhuna ihanet edip etmeyeceğini bilmek istiyorum.

Güvenebilir ve güvenilebilir olup olamayacağını bilmek istiyorum.
Her gün sevimli olmasa da güzelliği görüp göremeyeceğini bilmek istiyorum.
Benim ve kendi hatalarınla yaşayıp yaşayamayacağını; bir gölün kenarında durup
gümüş ay'a "EVET!" diye bağırıp bağırmayacağını bilmek istiyorum.

Nerede yaşadığın ya da ne kadar paran olduğu beni ilgilendirmiyor.
Keder ve umutsuzlukla geçen bir gecenin ardından, yorgun, bitap da olsan, çocuklar için yapılması gerekenleri yapıp yapmayacağını bilmek istiyorum.

Kim olduğun, buraya nasıl geldiğin beni ilgilendirmiyor.
Çekinmeden benimle ateşin ortasında durup durmayacağını bilmek istiyorum.

Nerede, kiminle, ne okuduğun beni ilgilendirmiyor.
Diğer herşey bittiğinde seni ayakta tutan şeyin ne olduğunu bilmek istiyorum.

Kendinle yalnız kalıp kalamadığını ve o boş anlarda sana arkadaşlık eden kendini gerçekten sevip sevmediğini bilmek istiyorum.

Orian Mountain Dreamer

Sedef çiçeği..✿


Seksenlerindeki yaşlı çiftin durumu içler acısıydı. Adam inatçı bakışlarla suskun, Nine'nin ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözleri ve keskin çizgileriyle bıkkın bakışları süzüyordu etrafını.
Ve Hakimin tokmak sesiyle sustu uğultu ve tok sesiyle, sözü yaşlı kadına verdi, hakim.
"Anlat teyze. Neden boşanmak istiyorsun?"
Yaşlı kadın derin bir nefes çektikten sonra baş örtüsüyle ağzını aralayıp, kısılmış sesiyle konuşmaya başladı,
"Bu herif yetti gari, Elli yıldır bezdirdi hayattan."
Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu mahkeme salonunda. Sessizlik bu tür haberleri her gün manşet yapan gazetecilerden birinin flaşıyla bozuldu, kimbilir nasıl bir manşet atacaklardı, yaşanmış elli yılın ardından. Çok sayıda gazeteci izliyordu davayı, kadın neler diyecekti. Herkes onu dinliyordu.
Yaşlı kadının gözleri doldu.
Ve devam etti.
"Bizim bir sedef çiçeği vardı, çok sevdiğim. O bilmez. Elli yıl önceydi. O çiçeği, bana verdiği çiçeklerin arasından kopardığım bir yaprağı tohumlamıştım, öyle büyüttüm. Yavrumuz olmadı, onları yavrum bildim. Bir süre sonra çiçek kurumaya başladı. O zaman adak adadım. Her gece güneş açmadan önce bir tas suyla sulayacağım onu diye. İyi gelirmiş dedilerdi. Elli yıl oldu, bu herif bir gece kalkıp bir kere de bu çiçeği ben sulayayım demedi. Ta ki geçen geceye kadar. O gece takatim kesilmiş, uyuyakalmışım. Ben böyle bir adamla elli yıl geçirdim. Hayatımı, umudumu herşeyimi verdim. Ondan hiçbirşey göremedim. Bir kerecik olsun, benim bildiğim görevlerden birisini yapmasını bekledim. Onsuz daha iyiyim, yemin ederim."
Hakim, yaşlı adama dönerek;
"Diyeceğin bir şey var mı baba?" dedi.
Yaşlı adam bastonla zor yürüdüğü kürsüye, o ana kadar suçlanmış olmanın utangaçlığını hissettiren yüz ifadesiyle hakime yöneldi.
"Askerliğimi, reisicumhur köşkünde bahçevan olarak yaptım, o bahçenin görkemli görünümüyle büyümesi için emeklerimi verdim. Fadimemi de orada tanıdım. Sedefleri de. Ona en güzel çiçeklerden buketler verdim. O çiçeklerle doludur bahçesi. Kokusuna taptığım perişan eder yüreğimi. İlk evlendiğimiz günlerin birinde boyun ağrısından onu hekime götürdüm. Hekim çok uzun süre uyanmadan yatarsa boynundaki kireç sertleşir, kötüleşir dedi. Her gece uykusunu bölüp, uyansın, gezinsin dedi. Hekimi pek dinlemedi, bizim hatun, lafım geçmedi. O günlerde tesadüf bu çiçek kurudu. Ben ona gece sularsan geçer dedim. Adak dilettim. Her gece onu uyandırdım. Ve onu seyrettim. O sevdiğim kadını, yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim. Her gece o çiçek ben oldum, sanki. Ona bu yüzden tapabilirdim..."
dedi adam o yaştaki bir adamdan beklenmeyecek ifadelerle.
"Her gece o yattıktan sonra uyandım. Saksıdaki suyu boşalttım. Sedef gece sulanmayı sevmez, hakim bey. Geçen gece de, yaşlılık. Ben de uyanamadım. Uyandıramadım. Çiçek susuz kalırdı amma, kadınımın boynu yine azabilirdi. Suçlandım. Sesimi çıkartamadım."
O an mahkeme salonunda herşey sustu.
Ertesi sabah gazeteler
"Sedef susuz kaldı"
diye, yine yalnızca neticeyi haber yaptılar.

Are You Happy?

sayfanın sonuymuşum gibi davran bana..

bitmiş gibi gözüksem de asla bitirme,

gerekirse sil başımı,ama nolur yeniden başla

sayfanın başıymışım gibi davran bana..

ne bileyim özen benim için,hep en güzelini yazmak için çabala!

fazla biletmişim gibi davran bana..

ne bileyim,atla otobüsün birine,sor beni;ama bulama!

bi sonraki duraktan al beni,ama hayır sakın atma.

koy bi köşeye sakla olur mu? yırtma!

14.10.10


Bir dostuma sordum;
İnsan ne zaman gerçekten özgürdür?

Cevabı;
Hayal ettiği zaman mı?

Hayallerimiz ne kadar özgürdür? dedim.

Sustu..
Sonra dediki; insan düşünmediği zaman özgürdür.
Düşünmeden hayal etmek çocuklara,çocukluğumuza mahsustu.

Mutluluk zengini olmak için para gerekmez ;)


'Parayla saadet olmaz' sözünü yabana atmayın ama mutlu olmak için tek şart para değil! SİZ doktorları olarak biz, ailelerimizle uzun yürüyüşler yaparken bile kendimizi çok mutlu hissediyoruz.
Harcamaları kısmanız, mutlulukta da kesintiye gitmeniz gerektiği anlamına gelmez. Hayatınızın sizi mutlu etmeyen tarafları için harcayacak paranız yoksa, gerçek tatmin ve mutluluk yolları bulabilirsiniz. ABD'de yapılan bir mutluluk araştırmasına göre kadınlar; arkadaşlar ve ailenin kendilerini gerçekten mutlu ettiğini söylüyor.

DAHA UZUN VE İYİ YAŞARSINIZ
Erkekler mi? Onlar mutluluklarını paralarıyla aynı yere koyuyor! Bu noktada, kadınlar da erkekler de tatmin duygusunu biraz artırabilir. Her sabah iki dakika (banyodayken bile olabilir) o günkü amacınızın ya da hedefinizin ne olduğunu kendinize hatırlatın. Bu yöntem, o günün daha eğlenceli geçmesini sağlamakla kalmaz, iç güzelliğinizi de artırır daha uzun ve iyi yaşamınızı sağlar.

BİZ AİLECE YÜRÜYÜŞE ÇIKARIZ
İşte size, maddi sıkıntıda olsanız bile mutluluk zengini olmanızı sağlayacak birkaç tüyo:

DİKKATİNİZİ DAĞITIN
Yapılacaklar listenizi hazırlarken iyi işleri unutmayın. Yatakta kitap okumayı, kahvaltı yapmayı, yürüyüşe çıkmayı, müzik dinlemeyi ya da dışarda oturmayı dört gözle bekliyor musunuz? BİZ de eşimizle ya da çocuklarımızla uzun yürüyüşler yapmayı seviyoruz. Şu sıralar daha idareli ve üretken olmanız gerektiğine göre, emin olmanız gereken şey her gün sevdiğiniz aktivitelerde bulunuyor olmanızdır. Bunları yapabileceğinize inanmıyor musunuz? O zaman televizyon seyredin.

KEYİF ALDIĞINIZ ŞEYLERİ NOT EDİN

HAREKET EDİN
Günlük fiziksel aktivite planını erteleme isteğine direnin. O gün enerjiniz çok az olsa bile... Çünkü biraz enerji sarf etmek, daha uzun soluklu koşularda size yardımcı olacaktır. Bir fitness rutinine bağlı kalmak kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar, bağışıklık sisteminizi güçlendirir. Ayrıca mutluluk hormonu salgılamanıza yardım eder. Keyif aldığınız şeyleri yaptıktan sonra hissettiklerinize dair özetler yazdığınız bir not defteri tutun. İlham almak istediğinizde bu özetlere bakın.

MOLA VERİN
Derin derin nefes almak veya 10 dakika yürüyüş yapmak için verilen molalar, tatmin duygusunu azaltan stresi eritir. Doğru nefes almanın yolu şudur: (Evet, birçok yetişkine bunu öğretmen gerekiyor.) Bir elinizi karnınıza, bir elinizi de göğsünüze koyun. Nefes alırken ileri geri hareket eden eliniz karnınızdaki olmalıdır. Ciğerlerinizin havayla dolduğunu düşünün. Derin nefes almak yaklaşık beş saniye sürecektir. Sonra yavaşça nefes verin ve havayı bırakın. Eğer masa başından ayrılabiliyorsanız, biraz etrafta dolaşın. 10 dakikalık yürüyüş, stresi azalmaya ve modunuzu yükselmeye şekerli ya da tuzlu şeylerden daha çok yarayacaktır.

Mutlu :) evliliğin 10 sırrı



Bu nasıl oldu? On saniyelik mesafede ellerinizde çiçekler tutarken birden kirli tabaklar tutmaya başladınız. Umutsuzluğa kapılmayın. Bu her geline olur.. Gerçekler su yüzüne çıkar. Mutlu bir Evliliğe Başlamada En İyi Tavsiye adlı kitapta, iVillage’lılar karı ve koca olarak rüyanızı sonsuza kadar sürecek bir gerçekliğe dönüştüren 150 sırı paylaşıyor.

Bu kitaptan seçilen 10 sırrı okuyarak, evinizdeki tutku ve düzeni koruyun.

Kurallara Uymak
"Eğer birbirinize bayılmıyorsanız, işler yürümeyecek. Herhangi bir şeyin sizi birbirinize saygı duymaktan alıkoymasına engel olun. Beraber yaşlanmak tam da bu demek, yani vücutlarınızın değişeceğinin ancak sevdiğiniiz insanın içeride kalacağını bilmeniz gerek.”

Altın dokunuşu
"Hızlı yaşam takvimimize rağmen, ben ve kocam küçük jestler için her zaman zaman buluruz, bir gülümseme, küçük bir dokunuş ve hızlı bir öpücük. Eğer aynı odadaysak bana hafifçe dokunur, böylece yakın hisseder ve bir bağ kurarız.”

Anlaşamadığınızı kabul edin.
"En mutlu evliliklerde bile, 2 insanın anlaşamadıkları olur. Günlük hayatımızı etkilemeyen konularda, ben ve kocam anlaşamadığımızı kabul etmeye oldukça açığız. Her zaman anlaşamayacağımızı biliyoruz ama arada bir bir şeyler tartışmak eğlencelidir.(politika vedini görüşler gibi). Uzlaşmamız gereken konuslarda, çocuk yetiştirmek gibi, her zaman tartışırız ve bir orta yola ulaşırız. Böylece gücenme olmaz. Sadece sakin olur ve bir yolunu buluruz.”

Dövüş fuarı
"Tartışmaktan korkmayın, ama saygılı olun. Kişisel saldırıdan bulunmadan konuya bağlı kalın, ve müzakere etmeyi ve uzalşmayı öğrenin. Dürüst ama yapıcı eleştiriler uzun dönemde evliliğinizi sağlamlaştırır.”

Aşk savaş alanı değildir
"Eşinizle kavgalarınızda hiçbir zaman seksi bir araç olarak kullanmayın. Örneğin, seksi anlaşma aracı olarak kullanmak daha sonra sorun yaratır. Her zaman iletişim kanallarını açık tutun. Eğer kapanırsa danışmanlık almayı düşünebilirsiniz. Evlilikte aşkın bir çok evresi vardır, bu nedenle aşkınız ve özel hayatınızı arada bir değiştirmeye hazır olun. İkinizde değişimin cinsel tatmini dışarıda aramak için bir neden olmadığını anlamalısınız.”

Çocuk konusuna önceden karar verin
"Çocuk sahibi olma konusunu sadece evlenmeden önce değil, evlendikten sonra da devam eden bir diyalog olarak sürdürün. Kocam ve ben çıkarken anne baba olma konusunu konuşmuştuk İkimizde çocuk sahibi olmak istediğimizi biliyorduk ve sayıda bile karar vermiştik. Ama 3. çocuğumuzdan sonra kocam bana bunun son olması düşüncesiyle geldi. Bunu bir yıl düşündükten ve tartıştıktan sonra, başta 5 tane istememize rağmen 3 de durmaya karar verdik. Evlilikteki her şeyde olduğu gibi, iletişim anahtar.”

Parasal konularda açık olun
"Mali konular genelde bir evliliğin bozulmasına neden olurlar, o yüzden para hakkında üretici ve dürüst olarak konuşmak önemli. Olabildiğiniz kadar dobra ve açık olun ki paranızın nasıl harcandığı konusunda bir gizli anlaşmazlık kalmasın. Evinizde paranın nasıl tutulduğuna dair biriniz huzursuzsa, bunu hemen çözün. Tabii ki, her zaman anlayışlı olmalısınız ama endişelerinizi serbestçe konuşabilmelisiniz de. En küçük endişenizi bile içinize atmayın çünkü bunun kimseye faydası dokunmayacak. Bir takım olduğunuzu unutmayın.”

Zor anlarını kafasına kakmayın
"Kocam bir çok erkeğin gururunu incitebilecek derecede gelirinde ani bir düşüş yaşadı. Bir çok erkek kendine verilen değeri kazandığı parayla eş tutar. Onun sevdiğim bütün diğer yönlerini ortaya çıkarmanın onu iyi hissettireceğini buldum. Aynı zamanda hangimizin kazandığına bakılmaksızın eve giren paranın ikimiz için olduğunu ona hatırlattım.”

Ailenize eşinizi şikayet etmeyin
"Eşiniz hakkında ailenize sürekli sızlanıp şikayet etmeyin. Unutmayın ki yanlış olsanız bile aileniz ve arkadaşalrınız hep sizin yanınızda olacaktır. Eğer ailenize ve arkadaşlarınıza kocanızı sürekli şikayet ederseniz, onu sevmemeye başlayacaklar ve bu ileride sorunlara neden olacak."

İş paylaşımı yapın
"İlk evlendiğim zaman, evde yapılması gereken her şeyi benim yaptığımı farkettim. Sonuç olarak oturdum ve benim ve kocamın yaptıklarının bir listesini yaptım ve ona gösterdim. Buna inanamadı ve katkılarımızı çok farklı algıladı. Bu liste konu ile ilgili olarak tartışmaya açıldı ve işleri ikimize de adil görünen bir şekilde paylaştık.”

Kusursuz kadın erkeği tembelleştiriyor!


Evet, her şeyin mükemmel olmasını istiyorsunuz; ama belki de ona işin daha fazlasını yaptırmanın zamanı gelmiştir!

Iowa State Üniversitesi’nin yaptığı araştırma sonuçlarına göre; kadınlar, kimsenin onay vermediği konularda domestik kararlar alırken, daha fazla enerji harcıyor.

Tabii ki de daha çok enerji harcıyoruz; çünkü genellikle erkekler fark etmeden neyin temizlenmesi, neyin tamir edilmesi ve neyin planlanması gerektiğini görüyor ve işleri daha düzgün yapabilmek için daha çok çaba gösteriyoruz. Bu arada erkekler ise işi daha ağırdan alıyor.

Princeton Üniversitesi araştırmasına göre; erkekler, eğlenceye bizden 90 dakika daha fazla zaman harcıyor. Pensilvanya Üniversitesi araştırmaları da erkeklerin seks konusunda kadınlardan daha mutlu olduğunu doğruluyor.

'Stop Spoiling That Man' (Şu Adamı Şımartmayı Kesin) kitabının yazarı Psikolog John Arden, kadınların genellikle partnerlerinin onları sadece izlerken; kendilerinin daha çok efor harcamasından şikayetçi olduğunu belirtiyor. Bu, erkek arkadaşımıza yaptığımız ikinci akşam yemeğinden ya da ilk hafta sonu tatili planımızdan sonra başlayan bir döngü.

'Meeting Your Match' (Eşinizle Tanışma) kitabının yazarı Jackie Black ise ilişkide bir kişi daha çok görev almaya başladığı zaman, çiftler aktifleşme davranışıyla birbirlerine bağlanıp, otomatikman partnerlerden birinin pasif olmasına neden olur diyor ve ekliyor: "Kadınlar genelde daha aktif, çünkü ihtiyaçlarının tamamen karşılanabileceğine ya inanmıyor ya da güvenmiyorlar." (kadınların bildik güven problemleri, nedenin bu olduğunu tahmin etmeliydik!)

Döngüyü kırmanın tek bir yolu var: Her şeyi yapmaktan vazgeçin! İşte erkeğin omuzlarına daha fazla sorumluluk yükleyebilmeniz için bir kaç öneri; böylece sizde rahatlayabilirsiniz.

Çiftli randevular yapın

Bunu yapmamızın nedeni: 'The Female Brain' (Kadın Beyni) kitabının yazarı Louann Brizendin’e göre bunu yapmamızın nedeni; biz kadınların arkadaşlarımızla birlikte vakit geçirmekten çok keyif almamız. Çünkü sohbet, beynimizdeki mutluluk merkezini harekete geçirip, dopaminle oksitosin hormonu salınımını tetikliyor. Bu, sekse verdiğimiz beyinsel tepkiden farklı...

Erkekler bunu neden yapmaz? Manchester Üniversitesi’nin 2007 yılında yaptığı araştırmaya göre; erkekler, bu konuda kadınlardan daha çok hesap yapıyor. Testosteron hormonunu suçlayabilirsiniz. Çünkü bu yüksek seviyeli hormon, erkekleri duygusal destek arayan bir varlıktan çok; rekabetçi bir varlığa dönüştürüyor.

Çözüm: 'Trading Places' (Yerleri Değiştirmek) kitabının yazarı Les Parrot bir çözüm yaratın; örneğin testosteronu dizginlemek için arkadaşlarla yapılabilecek rekabete dayalı aktiviteler bulun diyor. Bir sonraki davetinizde herkesi atış havuzunun etrafına toplayın, tenis oynayın ya da evde bir poker masası oluşturun. Partneriniz çok geçmeden çiftli buluşmalar için size yalvarmaya başlayacak.

Alanı koruyun

Bunu yapmanızın nedeni: Dışarı adımınızı attığınız an, yabani otları ve yere düşmüş çiçekleri erkeğinizden önce fark edersiniz. Yapılan çeşitli araştırma testleri, yeri değiştirilen veya değişen objeleri fark etme konusunda, kadınların erkeklerden daha üstün bir performans sergilediğini ortaya koyuyor.

Erkekler bunu neden yapmaz? Les Parrot, ne otu; baştan beri erkekler, çevrelerine karşı daha az duyarlıdır diyor ve hemen bir yanlış anmayı düzeltiyor: "Erkeğiniz, yerdeki yaprakları görmezden gelmiyor; onları gerçekten görmüyor."

Çözüm: 'Marriage, a History' (Evlilik, bir Tarih) kitabının yazarı Stephanie Cootz, eğer etrafınız bir stres kaynağıysa, çevrenizi tekrar düşünmenizin zamanı gelmiştir diyor. O halde ya komşularınızı etkileme baskısından kurtulun ya da annenizin standartlarıyla yaşayın. Belki egzotik çiçeklerinizi solmayan çalılıklarla ya da bir parça çimenle değiştirmenin tam zamanıdır. ‘The Lazy Husband’ (Tembel Koca) kitabının yazarı Joshua Coleman, ebetteki her yeşil şey, bakım gerektirir. İşte bu yüzden zeki kadınlar, güç gerektiren işleri erkeklere verirler diyor. Erkekler, kendilerini hareket halinde görmek için sabırsızlardır. Bahçeye pin-pon sahası büyüklüğünde bir çim biçme makinesi almanın saçma olduğunu düşünebilirsiniz ama bu daha çok boş vakit için gerekliyse, kesinlikle değer.

Neden hayatında biri yok diye soranlara;


Hani bazen durakta belli bir otobüsü beklersiniz ya...
On dakika, on beş dakika, yirmi dakika beklersiniz gelmez.
Bu arada başka alternatiflerde geçer ama binmezsiniz. Ne de olsa "beklemişsinizdir o kadar" boşa gitsin istemezsiniz.
Sormayın artık bana!
Herhangi biriyle değil, beklediğime “değecek” olanla devam etmeliyim bu yola.
Durakta yaşlanmak olsa da işin ucunda..

13.10.10

TaTlı Da OlSa CaDıYıM *


Her daim bakımlıyım
Saçlar taralı tırnaklar boyalı olmalı
Modern olmak adına süpürge taşımam yanımda
Kazan yerine de kocaman yüreğim var içimde
Nefretleri kötülükeri kaynatır ve yok eder
Sevgileri ve aşkları büyütür ve paylaşır
İyilik yapar etrafa gülücük saçarım
Ama yeter ki beni kırıp kızdırmayın
Çünkü ben tatlı da olsa bir CADIYIM!!!

10.10.10

Küçük çocuk ve anne :)


Küçük bir çocuk, hamile bir kadının karnına dokunarak:
-Ne var sizin karnınızda teyze?
Kadın:
-Çocuğum var evladım, diye cevap verir.
-Sizin çocuğunuz mu?
-Evet
-Onu seviyor musunuz?
-Evet
-Çok mu seviyorsunuz?
-Evet evladım
-Öyleyse neden yediniz?
:) :)

4.10.10

Yarım saat..


Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama
Yarım saat erkene kurulsun saatin
Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin
Pencerini aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin
Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin
Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin
Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart
Çek kızarmış ekmek kokusunu içine
Bak güzelim kahvaltının keyfine
Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis
Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin
Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile
Sonra koş git işine, dünden, önceki günden
Hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla
Ohhh şöyle bir hafifle
Bir güzel kahve ısmarla kendine, seni mutlu eden sesi duymak için alo de
Hiç işin olmasada öğle üzeri dışarı çık
Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa
Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak
Çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa, çocuk görürsen yanağından makas al
Sonra, şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı,
Sen çok dar da iken kimler seni ferahlattı
Hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı?
Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi?
Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara
Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor
Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak, yüzünde güller açtıracak
Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun
Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun
Saklama tabakları, bardakları misafire
Sizden ala misafir mi var bu dünyada
Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil, vazife yapar gibi hiç değil,
Şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi
eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının
Gece evinde, dostların olsun
Sohbet mezen, kahkahan içkin olsun
Arkadaşım, hayat bu daha ne olsun?
Ama en önce ve illa ki sağlık olsun!

Can Yücel

Neden iki şekerli çay? ;)



Sen bana mı soruyorsun 'yalnızlığı sever misin?' diye
Ben ki çayı bile iki şekerli içerim, birlikte erisinler diye

;)



Gülmek için mutluluğu bekleme; Belki mutluluk gülüşünde saklıdır.
Sakın ağlayayım deme; Belki gülüşün için yaşayan biri vardır.

30.9.10

FoR FuN :-)





Okuyun, kanserden korunun

Prof. Dr. Erkan Topuz, verdiği şu çarpıcı bilgilerle kanserin boyutlarını
açıkça ortaya koymakta:
"Kanser dalga dalga geliyor. 2020 yılında 20 milyon insan kansere yakalanacak. Ama eğer bunları yaparsak belki bunu 15 milyona indirebiliriz. O yüzden gözümüzü açalım. Bu iş çocukluktan başlıyor. Çocuklarımıza bu terbiyeyi vermek zorundayız. Ailedeki çocuk annesini taklit eder. Anne ne yiyorsa çocuk da onu yer (tabiki anne bilinçliyse!)."

Öneriler:
1. Her akşam duş alın, üstünüzü tamamen değiştirin.(Çevre kirliliğini eve taşıma)

2. Haftada en az bir kere balık. Bu balıklar dip balıkları olmamalı. Somon veya yüzey balığı, Akdeniz, Ege balığı olmalı. Marmara'nın dip balıklarını lütfen tüketmeyiniz.

3. Evde en az halı kullanın. Temiz tutun(sirkeli su ile silin).

4. Bulaşığı en az deterjan ile ve eldivenle kullanarak temizleyin.(Makina yok!).

5. Çamaşırda her türlü deterjandan kaçınız. Devamlı olarak zeytinyağı ve defne sabununu seçiniz. Ellerinizi, vücudunuzu hakiki zeytinyağ, defne veya fıstık yağından yapılan hakiki sabunlar da seçilebilir. Bunları örnek olarak söylüyorum. Deterjandan kaçıyoruz ve iyi duruluyoruz.

6. Beyaz olan her türlü iç çamaşırınızı yeni aldığınızda muhakkak en az 2 kere kaynatınız. Çünkü bunlar beyazlatılmak için kanserojen maddelerle yıkanıyor.

7. Oda spreyleri doğrudan doğruya petrol menşeli. Zehiri soluyorsunuz. Akciğerinize geçiyor ve dolaylı olarak bağışıklık sisteminizi bozuyor.

8. Sebzeleri mevsiminde dondurup saklamakta fayda var. Yalnız bir kez çözülünce
onu muhakkak pişirin. Mikro dalgada bir kere ısıtın. Ateşte ısıttıklarımızda ise, bir kere ısıtınız. Çünkü bir dahaki sefere değeri ölür. DNA'yı bozar. DNA kırılması da
kanserojene yol açar.

9. Radyasyon kronik olarak kansere en çok yaklaştıran faktörlerden biridir. Televizyondan, cep telefonundan ve radyasyon yayan (özellikle tüplü) cihazlardan
uzak duralım ve az kullanalım.

10. Kanola yağı kızartma için en uygun yağdır. Onun dışında birinci seçeneğimiz zeytinyağdır. Memleketimizin iftihar edebileceği yağdır. Fındıkyağı da tercih edilebilir.

11. Çocuklarımız fastfood türü yiyecekleri 15 günde bir yiyebilirler. Ama
haftada 3 kez yedikleri takdirde beyin tümörlerinde, lenfomalarda ve lösemilerde 3 kat artış gözükecektir. Çocuklarımıza arada bir verebiliriz. Ama dışarıdaki yiyeceklerin nasıl kızartıldığını bilmiyorsunuz. Ona göre hareket edin.

12.Çocuklara meyve ve yoğurdu bol yedirelim. Ancak yoğurdu prebiyotik ve ev yoğurdu olarak kullanalım. Yoğurdunuzu evde yapın. Peynir ve çökelek fazla miktarda yiyin.
Keçi peyniri çok faydalıdır.

13. Çocuklarımızı beyaz un, beyaz şeker ve tuzdan koruyalım. Bisküvi, gofret, çukulota, cips türü şeylerden uzak tutun, bu ve benzeri şeylerin beslenmeye
hiçbir katkısı yoktur.

14. Belki tuzcular üzülecekler ama Konya'ya akan kanalizasyonlar ve kirletici sularla, Türkiye'nin en büyük tuzunu karşılayan Tuz Gölü'müz maalesef torbaların içinde çok iyi steril edilmedikleri takdirde bize kanseri ufak ufak taşıyorlar. Bu nedenle kaya tuzunu tercih edin. Yani turşu kurduğunuz tuzu çekin ve çok az miktarda kullanın. Çünkü tuz da kanserojendir.

15. Amerika'daki çocukların tombul olmasının sebebi her şeye şeker katmalarıdır. Ucuz beslenmedir.

16. En faydalı gıdalardan birisi cevizdir. Daha sonra fındık ve bademdir. Ayçiçeği açık alın. İşlemden geçmemiş olacak, kavurup yiyebilirsiniz. Ama fındık, ceviz gibi
yiyecekleri kabuklu alın. Çünkü içine böceklenmesin diye ilaç sıkılmaktadır. Sonsuz faydaları olan yiyeceklerdir. Günde bir avuç muhakkak tüketiniz.

17. Elma dünyanın en faydalı gıdalarından birisidir.

18. Plastik, bakır, alüminyum kap kullanılmamalı. Porselen, cam ve çelik kullanın.
Meyveleri de bu tür kaplarda yıkayın. Bunların içine litresine göre 9-10 çorba kaşığı elma sirkesi atın. Aşağı yukarı yarım saat bekletin. Sonra tekrar yıkamayın. Tekrar mikrop alır.

19. Meyvelerin üzerine parlak görünmesi için mum sürülüyor. Bunları hakiki zeytinyağlı sabundan geçirdikten sonra elma sirkeli sudan geçirin. Ya da elma sirkesi ile ovun. Meyveyi kabuğuyla tüketin eğer sterilse.

20. Lahana, marul gibi yiyeceklerin ilk dört kabuğunu çöpe atın. İstediğiniz kadar yıkayın bunların üzerindeki pestisitleri temizleyemezsiniz. Çaresi yok.

21. 3 ayda bir suyunuzu değiştirin. Çok muhteşem sularımız var ama ne olursa olsun tabiatı rezil ediyoruz. Satın aldığımız sularda az miktarda da olsa kanserojen dozlar karışabilir. Bunlar kontrollü sular ama 3 ayda bir değiştirmek gerekiyor.

22. Plastik her yerde zehir. Plastik bardaklar, kaplar, plastik herhangi bir şey.. Ben ona girmiyorum bu lafı söylersem yer yerinden oynar. Bu plastikler ev yapımına girdiler. Doğrudan doğruya inşaat malzemesi olarak kullanıyorlar. Çok bilinçli olun, çok iyi markalar kullanın. Bunları söylemem demek Türk ekonomisiyle oynamam demek. Ben insanlara kendimi adadım, onun için kimseden korkmuyorum açık açık söylüyorum.

23. Meyva suyu yerine posasıyla tüketin. Biz kanserli hastalara suyunu veriyoruz. Meyve suyuna geçmeyen çok madde posada kalıyor. Bu şekilde kolon ve miğde kanserinden korunmuş oluyorsunuz.

24. Bakır, özellikle beyin tümörlerinde ön plana çıkıyor. Çok iyi kalaylı olursa bu etki azalıyor. Ama kulağınıza bakır küpe bile takmayın.

25. Havuzların iyi temizlenmesine dikkat ediniz. Ozonla temizlemek en fazladır. Aşırı klorluysa yine kansere hazırlık yapıyorsunuz spor yerine.

26. Bütün beyazlatıcılardan kaçınız. Çocuklarımızın kullandığı o pırıl pırıl bembeyaz defterler klorla temizleniyorlar. Bunlarla temizlenmemiş defter kullansınlar. Kullandıkları boyalarda da kanserojen etkisi vardır.

27. Sigara kullanmayın, kullananlardan uzak durun.

28. Kesinlikle kepekli un tüketin.

29. Hergün düzenli yürüyün. Zihin sağlığı için haftada en az bir kitap okuyun.

30. Kilonuzu düzenli olarak kontrol edin.

Erkan Topuz, yaptığı açıklamalar nedeniyle bir takım sektörleri zor duruma soktuğu eleştirileri için ise, "Benim için insan sağlığı birinci plandadır. Ekonomi ikinci plandadır. Bir insanın kanser olması durumunda devlete ve millete verdiği zarar milyarlarca dolardır. O yüzden dikkatli olduğunuz takdirde ekonomiye de katkınız olur.

Aslında ben bunları anlatarak Türkiye'nin ekonomisini de kurtarıyorum farkında değiller" diye konuştu.

Today Vimeo banned in Turkey!



Penguen'in 2009 yılındaki kapağı: Erişimi engellenen site sayısı 6000'i geçti..

Kızılderili Atasözleri


Ağlamaktan korkma! Zihindeki ıstırap veren düşünceler gözyaşı ile temizlenir.

Arkamda yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Sana uymayabilirim. Yanımda yürü ki böylece seni görebileyim, böylece ikimiz eşit oluruz.

Aşkı tanıdığında, Yaratıcı'yı da tanırsın.

Avlayacaksan en zayıf geyiği avla, çünkü sağlam olanlar yeni neslin devamını sağlayacaktır.

Barış ve mutluluk her anda mevcuttur. Barış ve mutluluk her adımdadır. Ruhun meseleleri için siyasi çözümler yoktur.

Bir başkasının kabahati hakkında konuşmadan önce daima kendi çarığının içine bak.

Bir düşman çok, yüz dost azdır.

Bir kere "Al şunu" demek, iki kere "Ben vereceğim" demekten iyidir.

Biz ağaçlara zarar vermek istemeyiz. Ne zaman onları kesmemiz gerekse, önce onlara tütün ikram ederiz. Odunu asla ziyan etmeyiz, lazım olduğu kadar keser, kestiğimizin hepsini kullanırız. Eğer onların hislerini düşünmez ve kesmeden önce tütün ikram etmezsek, ormanın diğer bütün ağaçları gözyaşı dökecektir, bu da bizim kalbimizi yaralar.

Bütün Kızılderililer her yerde durmadan dans etmelidir. Önümüzdeki ilkyaz Yüce Ruh gelecek. Bütün av hayvanlarını geri getirecek. Avdan geçilmeyecek bu topraklarda. Bütün ölü Kızılderililer geri gelecek ve yeniden yaşayacaklar.
Wovoka Boyu

Doğum yapan her şey dişidir. Kadınların ezelden beri bildiği kainatin dengelerini erkekler de anlamaya başladıkları zaman, dünya daha iyi bir dünya olmak üzere degişmeye başlamış olacaktır.

Dur, dinle. Hep konuşursan hiç bir şey duyamazsın.

Dünyadaki her şeyin bir sebebi vardır. Her bitki bir hastalığı tedavi etmek için büyür. Ve her insan bir görevle yaratılmıştır.

Düşmanımı cesur ve kuvvetli yap! Eğer onu yenersem utanç duymayayım.

Eğer bir ülkede gölgelerin boyu insanların boyunu geçmişse o ülkede güneş batıyor demektir.

Eğer herkes bir başkası için bir şey yaparsa dünyada ihtiyaç içinde kimse kalmaz. Sadece bir kişiye yardım et! Şimdiki usul bu değil ama inanıyorum, insanlar bu yolu öğrenecekler.

Eğer sorsanız: 'Sessizlik nedir?' Cevap veririz: O Büyük Ruh' un sesidir. Yine sorsanız: 'Sessizliğin meyveleri nelerdir?' Cevap veririz: Kendi kendini kontrol, gerçek cesaret demek olan metanet, sabır, vakar ve saygı.'

Fakir olmak, şerefsiz olmaktan daha küçük bir meseledir.

Gözlerde yaş yoksa, ruh gökkuşağına sahip olamaz.

Gözün ile değil, yüreğin ile hüküm ver.

Günümüzde insanlar bilgiyi arar oldu, hikmeti değil. Halbuki bilgi mazidir, hikmet ise istikbal.

Hayvanlar olmadan insanlar nedir ki? Eğer bütün hayvanlar kaybolup giderse insanoğlu büyük bir ruh yalnızlığı içinde ölecektir. Hayvanlara ne olduysa insanlara da aynısı olur. Her şey birbirine bağlıdır. Yerkürenin başına gelen, yerkürenin çocuklarının da başına gelecektir.

Her şey halkadır. Her birimiz kendi hareketlerimizden sorumluyuz. Hepsi döner dolaşır, bize geri gelir.

Herbirimizin farklı bir rüya gördüğünü hatırlatmakta fayda var.

İhanet arkadaşlık zincirini karartır, fakat vefa onu her zamankinden parlak yapar.

İlkbaharda usul usul yürü; toprak ona hamiledir.

İnsan iki ruhludur içinde bir iyi köpek birde kötü köpek kavga eder. Hangisini daha çok beslersen o kazanır

İnsan tabiattan uzaklaştıkça kalbi katılaşır.

İnsanın gözleri öyle kelimelerle konuşur ki dil onları telaffuz edemez.

Kartalı vuran kendi tüyünden yapılmış oktur.

Kaybetmeyi ahlaksız bir teklife tercih et. İlkinin acısı bir an, diğerinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer.

Kehanet, muhtemel bir olayı kesin bir bakış ile görmekten başka şey değildir. Hava ya bulutlu olacaktır, ya da güneş açacaktır.

Komşun hakkında hüküm vermeden önce, iki ay onun makosenleriyle yürü!

Nimet de külfet de 'Büyük Ruh' un elindedir. Bazen onun külfeti bizi nimetinden daha fazla akıllandırır.

Ölüler güç ve bilgilerini beraberinde götürmez, yaşayanlara ilave eder.

Senin vicdanın senden başkasını temsil edemez.

Sevgi ile yorulmadan ilerleriz. Sevgi ile, sadece onunla başkaları için fedakarlık yapabiliriz.

Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen birşey olduğunu anlayacak.

Su gibi olmalıyız. Her şeyden aşağıda, ama kayadan bile kuvvetli.

Şeytan hakkında konuşmayın. Gençlerin kalbinde merak uyandırır.

Unutmayın çocuklarınız sizin değildir. Onu Yaratıcı'dan ödünç aldınız.

Ulu Ruh'un kelimeleri meşe yaprağı gibi sararıp düşmez: çam yaprağı gibi ilelebet yeşil kalır.

Üç barış vardır: Birinci barış, en önemli barıştır. İnsan ruhundadır o. İnsan, kainatla ve kainatın bütün güçleri ile olan ilişkisini, beraberliğini farkettiğinde, kainatın merkezinde Büyük Ruh'un durduğunu ve bu merkezin her yerde, her birimizin içinde olduğunu farkettiğinde birinci barış sağlanmıştır. Bu gerçek barıştır, diğerleri sadece bunun akisleridir. İkinci barış iki fert arasında olan barıştır. Üçüncü barış ise iki millet arasında yapılır. Fakat hepsinden önce, anlamalısınız ki 'gerçek barış' dediğim birinci barış, insanın ruhundaki barış yoksa ne fertler ne de milletler arasında barış olabilir.

Yağmur iyilerin üzerine de yağar, kötülerin de..

Yanlışı gören ve önlemek için eli uzatmayan yanlışı yapan kadar suçludur.

Yapmamız gereken: her şeyi eski sadeliğine döndürmektir, böylece bozulan düzenimiz yeniden kurulacaktır.

Yaşlılık ölüm kadar şerefli değildir. Yine de çok kimse onu ister.

Yeryüzü, bize atalarımızdan miras kalmadı,çocuklarımızdan ödünç aldık.