Gülümse, kalbin sızlıyorsa da, hatta kırılmışsa da. Gökyüzü bulutlarla doluyken seni yakalar. Eğer korkuların ve üzüntülerin arasında gülmeyi başarırsan, yarın güneşin senin için doğduğunu görürsün. Yüzünü keyfinle aydınlat. Hüznün bütün çizgilerini sakla. Belki gözyaşı çok yakında. İşte tam da o zaman gülümsenin zamanı. Gülümse, ağlamak neye yarar. Sadece gülümse. O zaman hayatın hâlâ yaşanmaya değer olduğunu görürsün.. :)


Ara ki, bula ki ,)

25.5.11


Çatlak bardaktaki suya benzer hayat; sen içsen de tükenir içmesen de.. Artık acı çekmeyi bırak, hayattan tat almaya bak! Neyzen Tevfik ;)

Kahve Gibi Olmak!


Bir zamanlar, her şeyden sürekli şikayet eden; her gün hayatının ne kadar berbat olduğundan yakınan bir kız vardi. Hayat, ona göre çok kötüydü ve sürekli savaşmaktan, mücadele etmekten yorulmuştu. Bir problemi çözer çözmez, bir yenisi çıkıyordu karşısına.
Genç kızın bu yakınmaları karşısında, mesleği aşçılık olan babası ona bir hayat dersi vermeye niyetlendi. Bir gün onu mutfağa götürdü. Üç ayrı cezveyi suyla doldurdu ve ateşin üzerine koydu. Cezvelerdeki sular kaynamaya başlayınca, bir cezveye bir patates, diğerine bir yumurta, sonuncusuna da kahve çekirdeklerini koydu.
Daha sonra kızına tek kelime etmeden, beklemeye başladı. Kız da hiçbir bir şey anlamadığı bu faaliyeti seyrediyor ve sonunda karşılaşacağı şeyi görmeyi bekliyordu. Ama o kadar sabırsızdı ki, sızlanmaya ve daha ne kadar bekleyeceklerini sormaya başladı. Babası onun bu ısrarlı sorularına cevap vermedi. Yirmi dakika sonra adam, cezvelerin altındaki ateşi kapattı.
Birinci cezveden patatesi çıkardı ve bir tabağa koydu. İkincisinden yumurtayı çıkardı, onu da bir tabağa koydu. Daha sonra son cezvedeki kahveyi bir fincana boşalttı. Kızına dönerek sordu:
- Ne görüyorsun?
- Patates, yumurta ve kahve? diye alaylı bir cevap verdi kızı.
- Daha yakından bak bir de dedi baba, patatese dokun.
Kız denileni yaptı ve patatesin yumuşamış olduğunu söyledi. Aynı şekilde, yumurtayı da incele. Kız, kabuğunu soyduğu yumurtanın katılaştığını gördü. En sonunda, kızının kahveden bir yudum almasını söyledi. Söylenileni yapan kızın yüzüne, kahvenin nefis tadıyla bir gülümseme yayıldı. Ama yine de bütün bunlardan bir şey anlamamıştı:
- Bütün bunlar ne anlama geliyor baba?
Babası, patatesin de, yumurtanın da, kahve çekirdeklerinin de aynı sıkıntıyı yaşadıklarını, yani kaynar suyun içinde kaldıklarını anlattı. Ama her biri bu sıkıntı karşısında farklı tepkiler vermişlerdi.
Patates daha önce sert, güçlü ve tavizsiz görünürken, kaynar suyun içine girince yumuşamış ve güçten düşmüştü. Yumurta ise çok kırılgandı; dışındaki ince kabuğun içindeki sıvıyı koruyordu. Ama kaynar suda kalınca, yumurtanın içi sertleşmiş katılaşmıştı. Ancak, kahve çekirdekleri bambaşkaydı. Kaynar suyun içinde kalınca, kendileri değiştiği gibi suyu da değiştirmişlerdi ve ortaya tamamen yeni bir şey çıkmıştı.
- Sen hangisisin? diye sordu kızına. Bir sıkıntı kapını çaldığında nasıl tepki vereceksin? Patates gibi yumuşayıp ezilecek misin? Yumurta gibi, kalbini mi katılaştıracaksın? Yoksa, kahve çekirdekleri gibi, başına gelen her olayın duygularını olgunlaştırmasına ve hayatına ayrı bir tat katmasına izin mi vereceksin?
Hepinize kahve tadında bir yaşam dilerim :)

Mutsuz olduğunu düşünüyorsan, daha kötüsünü düşün. Sağlıklı olduğunu düşün, ailen olduğunu düşün.. Bir daha düşün, daha iyi düşün! ;)

Sevmek insanların birbirlerine bakmaları değildir. Birlikte aynı yöne doğru bakmalarıdır! Andre Gide ;)

Resim yap, bahçe işleri yap, çiçek yetiştir, şiir yaz, müzik yapmayı öğren, dans et. Yıkıcı enerjini yaratıcı enerji haline getirecek her şeyi öğren. O zaman varoluşa öfke duymayacaksın, şükran duyacaksın. Osho ;)

Hayat Bazen Tatlıdır ;)


Çocuk çok küçükken çimenlerin arasında pırıl pırıl bir madeni para bulmuş. O kadar mutlu olmuş ki yerlere bakarak yürümeyi adet edinmiş ondan sonra.. Zaman zaman yeni paralar bulmuş. Yalnız madeni değil, kağıt paralar bulduğu da olmuş. Her defasında geniş bir mutluluk kaplamış içini.. Bu buluşunun kendisine çok şey kazandırdığını düşünmüş.
Kaçırdıkları mı? O pek farkına varamamış ama..
Şöyle sıralanabilir:
'30 bin kadar gün batımı, 300'den fazla gökkuşağı, çocuklarının boy atması, kuşların gökyüzünde dans etmesi, güneşin doğuşu, bulutların uçuşması, insanların gülümsemesi, ağaçların yeşillenmesi..'
Sonuç mu? Kafanızı kaldırıp, yaşamın sunacağı gerçek zenginliklere bakın. Gerçek zenginliğin onlar olduğunu göreceksiniz..